Rus Devlet Arşivlerinin Ermeni Meselesindeki Yeri

Ermeni meselesi ve buna bağlı olarak Ermeni soykırımı iddiaları, son dönemde Türkiye ve dünya kamuoyunu belki de en fazla meşgul eden konuların başında gelmektedir. 1915-23 yılları arasında yaşanan olayların en önemli tanıkları ise, Türk ve Ermeni tarafları yanında, Çarlık Rusyası ve Sovyet Rusya’dır. Bu nedenle Rusya devlet arşivleri, Ermeni meselesinde gerçeklerin saptanmasında önemli rol oynayacak belgelere sahiptir.

Rus Devlet Arşivlerinin Önemi

Birincisi, Çarlık Rusyası, 19. yüzyıl ortalarından 1917 yılında yıkılana kadar Ermeni meselesinin taraf olarak içindedir. Rusya, Osmanlı Devleti’ni paylaşma savaşı yürüten büyük devletlerden biri olarak, 1915 tehcirinin öncesi ve sonrasını ayrıntılarıyla kayıt altına almıştır.

İkincisi, Kurtuluş Savaşı yıllarında Sovyet Rusya, Anadolu’da kurulan Devrimci Türkiye ile aynı cephede savaşmıştır. İngiltere’nin Kafkas seddine karşı Türkiye’nin Doğu Cephesi ile Sovyet Rusya’nın Kafkasardı Cephesi birleşmiştir. Bu dönemde Sovyet arşivleri yine birinci elden kaynaktır.

Üçüncü olarak Rusya’nın Taşnakları kullanması nedeniyle Taşnak belgelerinin önemli bir kısmı Çarlık arşivlerinde bulunmaktadır. Sovyet arşivlerinde ise bir Sovyet cumhuriyeti olan Sovyet Ermenistanı arşivlerinin birçok belgesini bulmak mümkündür. Ermeni devlet arşivlerindeki çok sayıda önemli belge bugün araştırmacılara kapalıdır. Ancak o belgelere Rus devlet arşivleri üzerinden ulaşılabilinmektedir. Bunlara Azerbaycan ve Gürcistan kaynakları da eklenebilir.

Alman generallerinin, İngiliz subaylarının, Amerikan misyonerlerinin gözlemleri, emperyalist emelleri bir kenara bırakıldığında dahi, “kişiselliği” aşamazken, Rusya her iki dönemde de olaylara devlet olarak tanıklık etmektedir. Bunlara bir de Ermeni ve diğer Kafkasardı cumhuriyetlerinin kaynakları eklendiği zaman, Rus devlet arşivlerinin Ermeni meselesinde en önemli belgeleri barındırdığını söylemek abartı olmayacaktır.

Rus arşivlerinde, Çarlık Rusyası’nın, Sovyet devletinin, Taşnak ve Sovyet Ermenistanı’nın en üst düzeydeki yetkilileri tarafından imzalanmış çok gizli raporlar ve yazışmalar bulunmaktadır. Bu belgeler, Ermeni soykırımı iddiasında bulunanların itiraflarını içermekte, Ermeni meselesini Türkiye’ye karşı kullanan güçlerin saptamalarını ortaya koymaktadır. Ayrıca, Çarlık Rusyası ve Sovyet Rusya gibi üçüncü bir gücün saptamalarını yansıtması nedeniyle de uluslararası alanda etkili ve geçerli kanıt değeri taşımaktadır. Özellikle raporlar ve iç yazışmalar, devlet yetkililerinin gerçeği belirlemeye yönelik samimi değerlendirmelerini içermektedir.

Arşivlerden Çıkan Temel Sonuçlar

Rus devlet arşivlerindeki belgelerin ortak özelliği, Türkiye’nin tezlerini esas olarak doğrulaması ve Ermeni soykırımının doğru olmadığını tartışmasız bir biçimde gözler önüne sermesidir. Çarlık Rusya’sının ve Sovyet döneminin devlet arşivlerinde Ermeni meselesi üzerine, 1998 yılından bu yana sekiz yıldır yapılan çalışmalar sonucunda ulaşılan belgelerin içeriği şöyle özetlenebilir:

  1. Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve sonrasında hem devletler arası savaş düzleminde, hem de halklar arasındaki boğazlaşmalarda, karşılıklı kırımlar (mukatele) yaşanmıştır. Çarlık Rusyası ordularında 200 bin Ermeni askerinin savaştığı göz önünde tutulursa, çok sayıda askerin bu savaşta hayatını kaybettiği öncelikle saptanır. İkincisi Ermeni çetelerinin yabancı devletlerle işbirliği ve etnik temizliğe girişmeleri nedeniyle, Osmanlı/Türk Devleti ile bu çeteler arasında çatışmalarda karşılıklı kayıplar verilmiştir. Üçüncüsü, ordular arasındaki savaş cepheleri dışında, Ermeniler ve Müslüman halk (Türkler ve Kürtler) arasında da karşılıklı şiddet uygulanmış ve çok sayıda insan ölmüştür.
  2. Belgeler, 1915-1920 yılları arasında Ermeni çetelerinin Kafkasardı’nda, Doğu Anadolu’da ve Kilikya olarak adlandırılan Adana ve Maraş bölgesinde Türkiye ve Azerbaycan Türkleri ile Kürtlere yönelik sistemli kırım politikası izlediğini kanıtlamaktadır.
  3. Hem devletler arasındaki savaşın, hem de Müslüman-Ermeni boğazlaşmalarının baş sorumlusu, Batılı emperyalistler ve Çarlık Rusyası’dır. Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşmak isteyen büyük devletler, bağnaz milliyetçi Ermeni örgütlerini kışkırtarak savaşa sevk etmişlerdir. Osmanlı Devleti, TBMM hükümeti ve Müslüman halk, bu durumda savaş önlemleri almış ve ayaklanan Ermeni çetelerine karşı haklı bir savaş vermiş, kendi vatanını savunmuştur.

Belgelerin Yer Aldığı Arşivler

Sunulan belgeler, özellikle şu arşivlerde yer almaktadır:

  • Çarlık dönemi belgeleri, Çarlık Rusyası’nın askeri arşivi ve Dışişleri Bakanlığı arşivi;
  • Sovyet dönemi belgeleri, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin Merkez Parti Arşivi (şimdiki adı Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi), Sovyet döneminin Dışişleri Bakanlığı arşivi, Kızıl Ordu arşivi;
  • Ayrıca her iki döneme ilişkin belgeler, Rusya Federasyonu Devlet Arşivi.

Çarlık Belgelerinde Ermeni Meselesi

Çarlık arşivlerindeki Ermeni meselesine ilişkin belgeler, özellikle ve yoğun olarak 19. yüzyılın sonlarından başlayıp 1919’lara kadar gelmektedir. Elbette daha öncesine ait belgeler de bulunmaktadır. 1917 Şubat ve Ekim Devrimleri’yle birlikte Çarlığın yıkılmasına rağmen, Beyaz Orduların, Kolçak hükümetinin ve Tiflis’teki Kafkas Cephesi Genel Karargâhı’nın bir süre daha varlığını koruması nedeniyle Çarlık arşivlerinin kapsadığı tarihi dönem daha sonraki yıllara da uzanmaktadır. Bu arşivlerdeki belgeleri şöyle sınıflandırmak mümkündür:

1. Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin yaşam koşulları: Çarlık arşivlerindeki belgeler, bağnaz milliyetçi Ermeni tarihçilerinin Ermenilerin Osmanlı’daki yaşam koşullarıyla ilgili tezlerini açıkça çürütmektedir. Bu belgelere göre Ermeniler, emperyalist devletlerin müdahalesine, özellikle Berlin Konferansı’na (1878) kadar, Türkiye’de çok iyi şartlarda yaşamışlar, Osmanlı Devleti tarafından desteklenmiş ve korunmuşlardır. Çarlık yetkililerinin yazışmaları göstermektedir ki, Osmanlı Ermenilerinin yaşam koşulları Rusya Ermenilerine oranla çok daha iyidir. Bu yüzden Ermeniler, Çarlık Rusyası’ndan kaçarak Osmanlı’ya sığınmışlardır. Osmanlı hâkim sınıfları açısından sömürüde milli ayrım asla söz konusu olmamıştır. Hatta Ermeni köylüleri, birçok yerde Müslümanlara oranla daha varlıklıdır. Ermeniler, ticaret ve zanaatta önemli konumlarda bulunmaktadırlar. Ayrıca, Osmanlı Devleti hâkimiyeti altında bulunan halklar, özellikle Türkler, Kürtler ve Ermeniler, tam bir uyum içinde yaşamışlardır.

Bu belgeler, Batı devletleri ve Çarlık Rusyası’nın Ermenilerin Osmanlı Devleti’ndeki yaşamları konusunda yürüttüğü propagandanın, Osmanlı ülkesini paylaşma ve işgal emellerini aklamak için yürütüldüğünü kanıtlamaktadır. Ermenilerin kötü yaşam koşullarına ilişkin abartılı veya uydurma malzemeler üretilerek kamuoyu oluşturulmuştur ve emperyalist saldırganlığa gerekçe yaratılmıştır.

2. Ermeni milliyetçiliğinin doğuşu ve özellikleri: Çarlık belgeleri, Ermeni milliyetçiliğinin Batı’nın ve Çarlık Rusyası’nın özellikle 19. yüzyılda başlayan, Ermenileri Türkiye’ye karşı kullanma tasarımlarına paralel olarak geliştiğini göstermektedir. Özellikle arşivlerde yer alan o döneme ait Ermeni yayınları ve belgeleri, Ermeni milliyetçiliğinin işbirlikçi, bağnaz ve saldırgan köklerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kafkasya’daki Ermeni aydınları, daha 19. yüzyılın sonlarında emperyalist devletlerle “işbirliği” içinde bağımsız bir Ermeni devleti kurmanın hayaline kapılmışlardır ve bu fikirlerini Türkiye Ermenilerine zorla aşılamaya çalışmışlardır.

3. Ermeni meselesinin gelişiminde Batı Avrupa’nın rolü: Doğu’nun paylaşılmasında rekabet halinde olan Rusya ve Avrupa, Ermenileri kimin kullanacağı konusunda da yarışmaktadırlar. Rus yetkililerinin yazdığı raporlar, özellikle İngilizlerin Ermeni meselesindeki kışkırtmalarını ortaya koymaktadır. Yetkililerin saptamalarına göre, bu yöntemlerle bir yandan Türkiye ile Rusya’nın arasını açma amacı güdülmüş, öte yandan Osmanlı Devleti içindeki merkezkaç kuvvetleri desteklenmiştir. Böylece Osmanlı topraklarını paylaşmak amaçlanmıştır.

4. Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenilere biçilen görevler: Taşnakların, Çarlık Rusyası yetkilileriyle yaptıkları yazışmalardan ve görüşmelerden, Türkiye’yi işgal planları çerçevesinde Ermenilere iki misyon yüklenildiği görülmektedir. Ermeniler, cephe gerisinde ayaklanma çıkararak Türk ordusunu zaafa uğratacaktır. Bu birinci görevdir. İkincisi ise oluşturulan Ermeni gönüllü birlikleri yoluyla Türk ordusunun savunma hattını yararak, Rus işgalini kolaylaştırmaktır. Ayrıca bu konuda Rus yetkililerinin yazdığı sayısız rapor vardır. Bütün bu planlar, Batı devletleri ile Çarlık Rusyası’nın emir komutası altında yürütülmüştür.

5. Osmanlı Ermeni kitlelerinin emperyalist planların peşinden sürüklenmesi: Her iki görevin yerine getirilmesinde Türkiye Ermenileri aktif rol oynamıştır. Mesele birkaç Taşnak teröristinin işinden ibaret değildir. Gönüllü birliklerin oluşturulmasına ve ayaklanmalara ne yazık ki, geniş Ermeni kitleleri katılmıştır. Arşivler, Çarlık ordularına hizmet etmek ve Türkiye’ye karşı gönüllü birliklerde savaşmak için Türkiye Ermenilerinin Rus yetkililere başvurularıyla doludur. Osmanlı uyruklu aydınlardan ve doktorlardan üniversite öğrencilerine ve sıradan köylülere kadar binlerce Ermeninin listeleri arşivlerde isim isim mevcuttur. Bu belgeler, tehdidin ayrılıkçı örgüt yönetici ve militanlarıyla sınırı olmadığını göstermesi ve tehcirin nedenlerini açıklaması bakımından önemlidir.

6. Ermeni gönüllü birliklerinin katliam ve yağma politikası: Çarlık generallerinin ve subaylarının yazdığı yüzlerce rapor ve Çarlık askeri mahkemelerinin yüzlerce tutanağı ve kararları göstermektedir ki, Birinci Dünya Savaşı sırasında işgal edilen bölgelerde Ermeni gönüllü birlikleri Müslüman halka karşı vahşi kırımlara girişmiş ve mallarını yağmalamıştır. Belgelere göre bu uygulamalar sistemlidir. Ermeni çetelerini kullanan Rus komutanları bile bu vahşet karşısında dehşete kapılmışlardır. Birçok Ermeni subay ve asker, bu nedenle Çarlık ordusunun askeri mahkemelerinde yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmıştır. Bu katliamların ve yağmaların Tehcirden önce başlaması da ayrıca önem taşımaktadır.

7. Çarlık Rusyası’nın “Ermenisiz Ermenistan” projesi: Çarlık yetkililerinin iç yazışmaları, Rusların Ermenileri Türklerin üzerine sürüp kırdırtarak işgalin ardından bölgeye Don Kazaklarını yerleştirme planlarını da kanıtlamaktadır. Çarlık yetkilileri, bu projeyi “Ermenisiz Ermenistan” olarak nitelemişlerdir.

Sovyet Belgelerinde Ermeni Meselesi

Sovyet arşivlerindeki belgeler, esas olarak 1917 sonrasına ait olmakla birlikte Sovyet yetkilerinin geçmiş olayları değerlendiren birçok yorumunu da içermektedir.

1. Ermeni meselesi, emperyalizm meselesidir: Lenin ve Stalin gibi Sovyet iktidarının en üst düzey önderleri, Ermeni Bolşevik teorisyenleri, Ermeni meselesinin özüne ilişkin birçok saptamada bulunmuşlardır. Yazışmalara, raporlara yansıyan bu saptamalara göre Ermeni meselesi, emperyalist devletler tarafından Türkiye’nin paylaşılmasında bir araç olarak kullanılmıştır. Türkiye, paylaşılmaya karşı kendi vatanını savunmuş ve haklı bir savaş vermiştir. Yaşanan trajedinin sorumluları ise Ermenileri kullanma politikası güden emperyalist devletler ve onların planlarına alet olan Taşnaklardır.

2. Taşnak Ermenistanı’nın oynadığı rol ve etnik temizlik politikası: Sovyet önderleri, Taşnak Ermenistanı’nın İngiliz politikası gereği devrimci Türkiye ile Sovyet Rusya arasına bir duvar ördüğünü ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında da emperyalizmin bölgedeki taşeronlarından biri olduğunu saptamışlardır. Taşnak Ermenistanı, Batı’nın Doğu’daki planlarını gerçekleştirmede bir üs görevi görmüştür.

Sovyet belgeleri, Taşnakların yaklaşık bugünkü Ermenistan sınırları içinde yaptıkları etnik temizliği de kanıtlamaktadır. “Saf” milli bir devlet kurma adına Müslüman nüfusun önemli bir kesimi Taşnak iktidarı tarafından ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca Kilikya olarak adlandırılan Adana, Maraş bölgesinde de Fransızların himayesi altında sistematik olarak Müslüman nüfus kılıçtan geçirilmiştir.

Ermeni nüfus da Taşnak diktatörlüğünden payını almıştır. Ermeni halkının da Taşnak zulmüne uğradığı Sovyet belgelerince saptanmaktadır.

3. Türk-Sovyet ittifakı ve Taşnak Ermenistan’ının ortadan kaldırılması: Sovyet arşiv belgelerinin açık bir şekilde kanıtladığı üzere Ermenistan’da, Türk Ordusu’nun ve Kızıl Ordu’nun askeri işbirliği sonucunda Taşnak iktidarına son verilmiş ve Sovyet iktidarı kurulmuştur. Bugün soykırım olarak adlandırılan Türk Ordusu’nun Ermenistan üzerine harekâtı, en üst düzeydeki Sovyet yetkilileri tarafından desteklenmiş ve ilerici bir hareket olarak değerlendirilmiştir. Türkiye’nin bu harekâtı, vatan savunması kapsamında görülmüştür.

Bugün Ermeni milliyetçilerinin en az Talat ve Enver paşalara yönelik olduğu kadar Sovyet liderliğine de saldırması bu yüzdendir. Rusya Ermeni Birliği, Ermeni Soykırımının Koruyucuları ve Suç Ortakları başlıklı bir kitapta bu yöndeki belgeleri derlemiş ve Leninleri, Stalinleri “sözde” Ermeni soykırımının suç ortakları olarak değerlendirmiştir. Ermeni diasporası, siyaset ve bilim çevreleri, “Ermeni soykırımında” Rusya’nın Türkiye ile eşit sorumluluğa sahip olduğunu vurgulamakta, bu içerikte yayınlar çıkarmakta, toplantılar düzenlemektedirler. Burada altını çizmek gerekir ki, Ermeni çevreleri, Sovyet devleti üzerinden Rusya’yı mahkûm etmek peşindedirler.

4. İkinci Dünya Savaşı’nda Taşnakların Nazi güdümlü politikası: Taşnaklar, Birinci Dünya Savaşı’nda üstlendikleri rolü İkinci Dünya Savaşı’nda da oynamışlardır. Bu sefer Hitler Almanyası’nın yanında. Taşnaklar, faşist Alman orduları için gönüllü birlikler oluşturarak bölge halklarına karşı yeni bir suça imza atmışlardır.

5. Müslüman nüfusun Ermenilerden kat kat fazla olması: Gerek Çarlık gerek Sovyet belgeleri, bölgede Müslüman nüfusun tehcir öncesinde de Ermeni nüfusla karşılaştırılmayacak kadar çok olduğunu kanıtlamaktadır.

© 2024 - Marmara Üniversitesi