Ermeni Meselesi’yle ilgili olarak son 100 yıldır meydana gelen gelişmeler, Ermenilerin tüm söylemlerini neredeyse “Türk düşmanlığı” üzerine kurduklarını göstermektedir. 24 Nisan 1915 tarihinin yıldönümlerinde dünya kamuoyunda oluşturmaya çalıştıkları “Türk düşmanlığı” ve “karalama kampanyaları” bunun önemli göstergelerindendir. Ermeni Tarihi adeta iki safhada incelenmektedir: Ermenilerin I. Dünya Savaşı sırasında zorunlu göçe tabi tutulmalarından önceki safha ve sonraki safha. Bugün, sevk kararlarının 100. yılında, Ermeni Meselesi’nin uluslarası siyasetin en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiş olmasını, Ermeni propagandalarının başarısı olarak görmek yanlış olmayacaktır.
Bugün dünyada Ermeni soykırımı iddialarını içeren propaganda amaçlı binlerce yazı, makale ve kitabın kaynak olarak gösterdikleri, hatta olmazsa olmaz olarak nitelendirdikleri birkaç kitap vardır. Bunların en önemlisi Mavi Kitap’tır. İkincisi Amerika Birleşik Devletleri’nin I. Dünya Savaşı sırasında İstanbul Büyükelçisi olarak görev yapmış olan Morgenthau’nun, Büyükelçi Morgenthau’nun Hikâyesi-Ambassador Morgenthau’s Story adlı eseridir. Üçüncüsü, Avusturya asıllı Alman misyonerlerinden Johannes Lepsius’un kaleme aldığı ve savaş sonrasında Ermenileri kazanmayı hedefleyen Almanya ve Ermeniler-Deutchland und Armenien adlı kitaptır. Bu tarz eserlerin bir diğeri ise, The Memoirs of Naim Bey-Naim Bey’in Hatıratı’nı da kapsamda değerlendirmek mümkündür.
Bu yazıda bunlardan, yaygın adıyla Blue Book/Mavi Kitap olarak bilinen eser üzerinde ilk baskısı 1916 yılında Londra’da yapılan ve iki sterline satılan kitabın tam adı The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire 1915-16 şeklindedir. Yani Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-16. Bu, eserin ilk özgün baskısıydı. Ondan sonra farklı editörler tarafından birkaç kez daha basıldı. Kitabın özgün baskısında yer alan, “Documents presented to Viscount Grey of Fallodon Secretary of State for Foreign Affairs by Viscount Bryce with a preface by Viscount Bryce / Vikont Bryce’ın Önsözüyle Vikont Bryce Tarafından Devlet Dışişleri Sekreteri Fallodon Vikontu Grey’e Sunulan Belgeler” ifadeleri, bunun kimler ve hangi kurumlar tarafından hazırlandığı hakkında az çok fikir veriyordu. Türkiye için büyük bir “karalama” başlatan bu kitap, nedense 89 yıl sonra, 2005 yılında Türkçe’ye kazandırıldı. İki cilt halinde hazırlanan eser, Ahmet Güner, Attila Tuygan ve Jülide Değirmenciler’in çevirileriyle Pencere Yayınları tarafından neşredildi. Mavi Kitap, 1916’da İngiliz Parlamentosu’nun onayıyla, savaş propaganda bürosu durumundaki Wellington House tarafından hazırlatılmıştı. Bu görev, Lord Bryce başkanlığındaki bir heyete verilmişti. Lord Bryce bir hukuk profesörüydü ve aynı zamanda diplomattı. Bryce sonraki yıllarda, “önceki başarılı çalışmalarından dolayı” ödüllendirilecek ve Büyük Britanya’nın Washington büyükelçiliğine getirilecektir. XX. yüzyılın en önde gelen tanınmış tarihçi ve tarih felsefecilerinden Arnold J. Toynbee, Lord Bryce’ın sekreterliği görevini yapacaktı. Toynbee bu kitabın hazırlanmasında bulunmuş, ancak sonraki yıllarda bunun bir propaganda kitabı olduğunu anlayınca, bu işe “alet olmanın” da etkisiyle pişmanlığını dile getirmiş ve “fark etseydim, bu projede yer almazdım” demiştir. Yine hatıralarında, Mavi Kitap’ın doğruluğu konusunda şüpheli ve Ermeniler için tereddütler içeren ifadelerde bulunmuştur. 1975’te hayatını kaybeden Toynbee’nin 1966 yılında kaleme aldığı ve Türkçe’ye Hatıralar: Tanıdıklarım şeklinde çevrilen eserinde konuyla ilgili çok çarpıcı iddiaları vardır. Ona göre, İttifak devletleri, Almanya’nın Rusya aleyhinde başlattığı propaganda silahı ile vurulacaktı. Almanya’ya davet edilen Amerikalı gazetecilerin verdikleri bilgiler, korkunç bir Rus barbarlığını ortaya çıkarmaya yönelikti. Ve bu başarılmıştı. Rusların Yahudilere yönelik bu taşkınlıkları, İngiltere ve Fransa gibi müttefiklerini zor durumda bırakmasına benzer biçimde, Türklerin yapacakları yanlışlar da Almanya ve Avusturya-Macaristan devletleri aleyhine olacaktı. Yani İngiltere, kendi silahıyla Almanya’yı mağlup edecek; Türkleri, Ermenilere soykırım yaptı şeklinde ifşa etmek suretiyle, Türkiye’nin müttefiklerini zor durumda bırakacaktı. Nitekim Türk hükümetinin bu sırada uygulamaya koyduğu “sevk ve iskân kanunu” kaçırılmayacak bir fırsat doğurmuştu. İşte Mavi Kitap’ın İngiltere hükümeti tarafından hazırlanma düşüncesi bu suretle ve bu uygun zaman diliminde gerçekleşti. Bu proje, bir İngiliz politik manevrasıdır, Türkiye bundan mağdur olan başlıca taraf olarak, dünya kamuoyunun gözünde “suçlu” durumda bulunmaktadır. Her ne kadar Toynbee hatıralarının son kısmında Türklerin masumiyetine inandığını ve yaptığından pişman olduğunu dile getirse de, Mavi Kitap ve onun yıkıcı etkileri, bugün Ermeni Meselesi’nde halen hissedilmektedir ve bilinmektedir. Türk-Ermeni ilişkilerinde; “zalim Türk ve mazlum Ermeni” teması genellikle bu kitaptan esinlenegelmiştir.
Peki Mavi Kitap’ın muhtevası nedir ve hangi şartlarda, nasıl hazırlanmıştır? Türk-Ermeni ilişkilerine bu denli nefret tohumlarını nasıl ekebilmiştir ve kitleleri nasıl bu denli etkileyebilmiştir? Yani propaganda gücünün kaynakları nelerdir?
En başta söylenmelidir ki, Mavi Kitap’ın içeriği Amerikan misyoner raporlarına dayanmaktadır. Kitap, Lord Bryce’ın değişik makamlarla yaptığı birkaç yazışma, bir harita, önsöz ve editörden muhtıra bölümlerinin bulunduğu 8 kısımdan oluşmaktadır. Kitap, toplam 150 adet mektup içermektedir. Kısa bir Ermeni Tarihi’nin yanı sıra son kısımdaki yedi ek ile kitabın muhtevası zenginleştirilmiştir. Bahsedilen mektuplar, başlıklar altında yer almaktadır:
Kitabın sonuna eklenen bir mektup ise, Amerika’nın Ermenistan ve Suriye Yardım Komitesi’nden gelen yazıdan oluşmaktadır. Kitabın içeriğini oluşturan mektuplardan herhangi birine bakıldığında, diğer mektupların çoğunluğunda bulunan benzer sahneler içerdiğini anlamak zor değildir. Mektuplar adeta aynı kişi veya kişilerin elinden çıktığı rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bahsedilen olaylar ve anlatım üslubu bütün mektuplarda aynıdır. Osmanlı askeri köy basan, erkekleri öldüren, kadınları ve kızları alıp götüren talancı ve katiller şeklinde tasvir edilmektedir. “Bir görgü tanığının ifadesine göre” tabiri, kitapta çok sık kullanılmıştır. Hıristiyanların, Kürt ve Türklerin duyulmamış işkencelerine maruz kaldıkları, akla hayale gelmeyen işkence ve mezalim uygulandığı, kitlelerin meçhul yerlere götürüldüğü ve kendilerinden bir daha haber alınamadığı gibi iddialar sıklıkla tekrar edilmektedir. Bu ifadeler öyle ustalıkla ve duygusalca kaleme alınmıştır ki, mektupları okuyan bir insanın, tepkisiz kalması imkansızdır. Kitabın bu haliyle, Batı kamuoyunda “mazlum Ermeni – zalim Türk” imajının oluşmasındaki etkisi oldukça büyüktür.
Görgü tanıklarının ifadeleri şeklinde sunulan ama aslında çoğunluğu Amerikan yardım komitelerindeki misyoner raporlarına dayanan ve çok önemli belgeler olarak öne sürülen bu mektuplar, tam anlamıyla bir propaganda malzemesidir. Yukarıda İngiliz hükümeti, savaş ortamında kendi durumunu kuvvetlendirmek amacıyla ve Amerika’yı savaş içerisine çekmek amacıyla, bu ülkenin misyonerlerinin raporlarından esinlenen sahte mektuplar hazırlatmıştı. Mavi Kitap’ın tamamı propaganda amaçlıdır. İçindeki bilgilerin hepsi, kontrol edilme gereği bile duyulmadan yayınlanmıştır. Kitabın yayınlanmasını sağlayan insanlar, Türkiye topraklarını toprakları dahi görmemişlerdiri. Tıpkı Morgenthau’nun İstanbul’da yaşayarak, Anadolu’ya geçmeden, Amerikan misyonerleri ve Ermeni tercümanlardan dinledikleriyle ‘Ambassador Morgenthau’s Story’ adlı kitabı kaleme aldığı gibi[1].
Louisville Üniversitesi öğretim üyelerinden nüfusbilim uzmanı Prof.Dr. Justin McCarthy’nin belirttiği üzere, Mavi Kitap’ta bulunan birçok mektup aynı kişinin kaleminden çıkmıştır. McCarthy, Mavi Kitap’taki mektupların birçoğunun altında bulunan kod adlarının şifrelerinin çözülmesi sonucunda, bunların ya Ermeni teröristlere, ya da Amerikalı misyonerlerin yazdıklarına dayandığını tespit etmiştir. Buna göre 150 mektuptan 59’u misyonerler, 52’si Ermeni terörist, 7’si ise Taşnak lider tarafından yazılmıştır. Geriye kalan 32 mektubun sahibi ise, ya tamamen uydurma kişilerdir, ya da McCarthy’nin ifade ettiği gibi başka bir kod adıyla mükerrer olarak mektup gönderenlerdir.
Bir milletin olduğu kadar, önce Osmanlı devletinin, sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih önünde suçlu gibi gösterilmesini amaç edinmiş olan bu kurgu büyük ölçüde başarıya ulaşmıştır. Mavi Kitap, bugün Ermeni Meselesi’nin içinden çıkılamaz bir hale gelmesindeki başyapıttır. Lord Bryce’ın liderliğinde, Arnold Toynbee’nin gayretleriyle, birkaç ayda koleksiyon tamamlanmış ve alelacele bir şekilde basılmıştır. Türk hükümetinin, savaş sırasında durumunu zorlaştıran Ermenileri sevk ve iskân kanunuyla, memleketin farklı yerlerine göndermesi, Mavi Kitap projesinin amacına ulaşmasını kolaylaştırmıştır. Sevk ve iskân kanununun yürürlüğe konması, İngilizler tarafından “ustalıkla” istismar edilmiştir. Zamanlama iyi yapılmış, Lord Bryce’ın çoğunluğunu Amerikan misyonerleri ve Ermeni teröristler vasıtasıyla elde ettiği belgeler, Toynbee’nin “maharetli” elleriyle kısa zaman zarfında etkili bir propagandakitabına dönüştürülmüştür. Lord Bryce’ın güvenilir kişiliği (!), kitabın güvenilirliğini (!) de artırmıştı.
Mavi Kitap’ın propaganaya yönelik düzme bir çalışma olduğu McCarthy dışında birçok yerli ve yabancı araştırmacı ve bilim adamı tarafından orta konulmuştur. Kısaca American Board olarak bilinen misyoner kuruluşunun genel sekreteri James Barton ile Mavi Kitap’ın sorumlusu Lord Bryce’ın yazışmaları da, kitabın propaganda amacıyla kaleme alındığını belgelemektedir. Bütün bunlara rağmen, dünyanın birçok yerinde bu mektuplar hukuki birer metin olarak kabul edilmekte ve inandırıcı bulunmaktadır. Bu sonuç, sorunun Türkiye aleyhinde çözümünü arzulayan uluslar arası siyasetin güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır.
Mavi Kitap’ın bir propaganda aracı olduğu, şu ifadelerle Toynbee tarafından da itiraf edeilmiştir: “Bu bir propaganda kitabıdır… Daha ötesi değil”. Dahası, 1925 yılında İngiliz Dışişleri Bakanı Austin Chamberlain, Lordlar Kamarası’nda yaptığı bir açıklamada, Mavi Kitap’a ağır eleştiriler getirerek, kitabın “tamamen temelsiz ve savaş propagandası” amacıyla hazırlatıldığını söylemiştir. Ancak Dünya Savaşı’ndan hemen sonra yapılan bu açıklamalar, Mavi Kitap’ı gözden düşürmemiş, bazı Batılı devletler nazarındaki itibarını ortadan kaldırmamıştır. Bugüne kadar meydana gelen gelişmeler bunu doğrulamaktadır. Ermeniler de bu durumdan istifade etmesini bilmişler ve yazılan çoğu eserlerinde bu “renkli kitabı” kaynak olarak kullanagelmişlerdir. Mesela 2000 yılında Mavi Kitap’ın gözden geçirilerek, eleştirel yeniden baskısını yapan Ara Sarafyan’a göre, kitap “gerçeklerle doludur”. Sarafyan Ermenileri savunurken, esasında kitapla ilgili gerçekleri de şu şekilde itiraf etmektedir: “Kitabın büyük bölümü Osmanlı dönemindeki Türkiye’den gelen görgü tanıklarının ifadelerinden oluşuyor… Yazarıysa hukuk Profesörü Lord Bryce. Bir diğer yazar da, daha sonra büyük bir tarihçi olacak Arnold Toynbee. Ermeni soykırımıyla ilgili İngiliz tezlerinin mimarları bu kişilerdi… Amerikan Dışişleri Bakanlığı, 1915’in sonlarına doğru Ermenilerin içinde bulunduğu kötü koşulları halka duyurmak ve yardım parası toplayabilmek amacıyla bu kayıtları kamuoyuna açıklamıştı. İşte İngilizler de bu belgeleri ele geçirdiler ve bunları, propaganda da dahil olmak üzere, kendi amaçları için kullandılar…”
Ancak Mavi Kitap Batı kamuoyunun tamamında aynı etkiyi yapmamıştır. Kitabın gerçekleri yansıtmadığını düşünen, bunu dünya kamuoyuna açıklamaktan çekinmeyen sayısız Batılı bilim adamları vardır. Örneğin, Türkiye ve Atatürk konularında önemli eserler vermiş olan Andrew Mango’nun Mavi Kitap hakkındaki düşünceleri şu şekildedir:
“O tarihlerde çok güçlü olan Alman propagandasını yıkmak ve ABD kamuoyunu müttefiklerin lehine çevirmek için İngiliz hükümeti tarafından iki kitap yayınlandı. Birisi Almanların Yahudilere yaptığı, diğeri ise Ermenilere yapılan fenalıkları anlatıyordu. İkisi de savaş zamanında hazırlanmış olan kitaplar, tamamen propaganda maksatlıydı. Zaten Ermeni sorunuyla ilgili kitabın iki yazarından biri olan tarihçi Arnold Toynbee, daha sonra itirafta bulunarak, kitabın tek taraflı olduğunu söylemişti. Hiçbir tarihçi bu kitaba önemli bir belge olarak bakmadı. Kitap Ermeniler tarafından, o tarihlerde Amerikan Konsolosluğu’na verilen belgeleri içeriyor. Bunların çoğu misyonerlerin görüşlerini içeren belgeler. Türklere ait ya da Türkiyelilerin verdiği bilgiler yok. Tek taraflı. Tek taraflı olan bir şey önemli olamaz”.
Justin McCarth’nin kitap konusundaki düşünceleri şu şekildedir: “Mavi Kitap’ı İngiliz Propaganda Ofisi hazırladı. Bu, bir savaş propaganda kitabıdır. Ve kitap büyük bir yalanla başlıyor. Türkleri kötü göstermek istiyorlar. O, bir düşmanlık kitabıdır. Kitaptaki kişiler rumuzlarla verilmiştir, ama aynı kişilerin üç ayrı kişi gibi sunulduğu anlaşılmıştır. Bu durum, sunulan kanıtların da uydurma olduğunu açıkça göstermektedir. Kitapta, Ermeni kadınlarının hepsinin tecavüze uğradığı ifade ediliyor. Bakıldığında, tehcire tabi tutulan nüfusun % 80’i hayatta kalmıştır. Evet, öldürülen, tecavüz edilen kişiler vardır. Ama tek bir örnek bile, bize burada soykırım olduğunu göstermez. Ermeni milliyetçilerinin tarihlerinde, o dönemde ihtilalci Ermeni eylemlerinden, Taşnak ve Hınçak ayaklanmalarından bahsedilmez. Bir iç savaşta sadece öldürülen bir taraftan bahsederseniz, o zaman ortaya ‘bir soykırım var’ sonucu çıkar. Konuyla ilgili olarak Osmanlı arşivleri daha tutarlıdır. Yüzlerce belge var Osmanlı’da. ‘Yasayı uygulayın, ermeni mülkünü ve canını koruyun’ diye. Ama ‘Ermenileri öldürün’ diye bir belge yok. Ermeni belgelerine kıyasla, Osmanlı belgeleri gerçek belgeler. Kim kimi kandırıyor. Öldürüldüğü iddia edilen Ermeni sayısı 1.5 milyon olarak gösteriliyor. Bu sayı, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni sayısının toplamından bile fazla. Buna göre, Ermenilerin iki kez ölmesi gerekiyor”. McCarthy’nin ifadeleri, fazla söze ve savunmaya ihtiyaç bırakmamaktadır
Mavi Kitap’taki belgelerin önemli bir kısmının Amerikalı misyonerlerin raporlarına ve ihtilalci Ermenilere dayandırıldığını, konuyla ilgili Ermeni tezlerini destekleyen Taner Akçam da kabul etmektedir ve Akçam’ın “misyonerler yalan söylemez” iddiasını da çarpıcı bir üslupla reddetmektedir: “O hangi misyonerlerden bahsediyor bilemem, ama benim tanıdıklarım sık sık söyler. Tabii doğru söyleyenleri de var içlerinde. Soykırımın Türklerin tarihsel sürecine uygun olduğunu söylüyor, bu tarz yaklaşım kumdan yapılan bir eve benzer, dışarıdan bakılınca iyi görünür, ama sert bir rüzgârla yıkılır”. Esasında McCarthy’nin bu sözleri, Ermeni Meselesinde Mavi Kitap’ın ifa ettiği rolü çok iyi özetlemektedir. Bir propaganda kitabı olduğu için, dışarıdan bakıldığında Mavi Kitap’ın insanlar üzerinde son derece büyük bir etki yaptığı, onları derinden etkilediği, kitabın bugüne kadarki safahatından anlaşılmaktadır. Mavi Kitap, bugüne kadar soykırım konusunda sahih tek bir belge dahi gösteremeyen Ermenilerin, bir propaganda kitabına neden bu kadar sarıldıklarının da ispatı gibidir.
[1] Burada Mavi Kitap üzerinde durulduğu için, diğer propaganda kitapları hakkında geniş bilgi verilmemiştir. Ama şunu ifade etmek yerinde olacaktır ki, bir süre sonra Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’yu, yine bir Amerikalı Amiral Bristol yalanlayacaktır. Bristol’un elinde bulunan belgelerin “War Diaries” adlı kısmı, Morgenthau’nun yazdıklarını tekzip eden ve hatta büyükelçiyi düzmece rapor yazmakla suçlayan belgelerle doludur.
American Committee for Armenian and Syrian Relief, Armenia, the Word Spells Tragedy, American Committee for Armenian and Syrian Relief (1917), New York.
Arnold J. Toynbee (2005), Hatıralar: Tanıdıklarım, trans. Deniz Öktem, Istanbul,
Arnold Toynbee, The Western Question in Greece and Turkey, London, 1923.
Enis Şahin, “Ermeni Meselesi ve Türkiye: Neler Yapılmadı veya Neler Yapılmalı?”, http://www.stradigma.com, 12 May 2003, No. 3, Ankara, April 2003.
Henry Morgenthau, Ambassador Morgenthau’s Story, New York, 1918.
James L. Barton, Story of Near East Relief. New York, 1930.
American Committee for Armenian and Syrian Relief. Armenia. New York: Amer. Comm. for Armenian/Syrian Relief, 1917.
Justin McCarthy, “Ermeni Terörizmi: Zehir ve Panzehir Olarak Tarih”, Uluslararası Terörizm, Ankara University, Ankara, 1984.
Lepsius, Johannes, Deutschland und Armenien, 1914-1918: Sammlung diplomatischer aktenstucke, (Germany and Armenia, 1914-1918: A Collection of Diplomatic Documents), Potsdam, 1919.
Lepsius, Johannes, Le rapport secret du Dr. Johannes Lepsius, president de la Deutsche Orient mission et de la Societe germano-armenienne, sur les massacres d’Armenie. Paris, 1987.
Richard G. Hovannisian, The Armenian Holocaust: A Bibliography Relating to the Deportations, Massacres, and Dispersion of the Armenian People, 1915-1923. Cambridge, 1978.
Sinasi Orel-Süreyya Yuca, Ermenilerce Talat Paşa’ya Atfedilen Telgrafların Gerçek Yüzü, Ankara, Ankara, 1983.
The Memoirs of Naim Bey: Turkish Official Documents Relating to the Deportations and Massacres of Armenians, London, 1920.
Viscount Bryce-Arnold Toynbee, The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire 1915-16, Documents presented to Viscount Grey of Fallodon, Secretary of State for Foreign Affairs, with a preface by Viscount Bryce, London, 1916.