XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nden Amerika kıtasına göçen Ermeniler geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerini derinden etkilemektedir. Dünyada en etkin Ermeni diaspora örgütleri ABD’de faaliyet gösterenlerdir. ABD, Ermeni diaspora örgütleri için dünya eylemlerinin yürütülme noktasıdır.
ABD’deki Ermeni faaliyetleri, II. Abdülhamid, Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında aralıksız devam etti. ABD’ye hayatını kazanmak için giden Ermeniler, Osmanlı Devleti ve Türk düşmanı haline dönüverdiler. ABD kamuoyunu misyonerlerin desteğiyle kısa sürede kendi lehlerine çevirip bu etkiyi hükümetler üzerinde kullandılar.
Osmanlı Devleti’nden ABD’ye Ermeni göçlerini ilk organize edenler Protestan misyonerler oldu. 1900’lerin başında Amerika’daki Protestan kiliseleri, diğer din mensupları arasında çalışmaya karar verdiler. Kilise bu çalışmaları organize etmek için 1812’de yabancı misyonlar için Amerikan Masası’nı kurdu. Bu masa kendisine çalışma alanlarından biri olarak Osmanlı Devleti’nin Müslümanlarını seçti. Bu amaçla Amerika misyonerlerinden ilki 1820’de Anadolu’ya geldi. Osmanlı Devleti kanunlarına göre Müslümanların dinini değiştirmek için faaliyetler yasaklandığından misyonerler yerli Hıristiyanları seçtiler. Misyonerler öncelikle eski Gregoryen Kilisesi’ni yanlarına çekmek için reform yapmayı, bu mümkün olmadığı takdirde bu yerli Hıristiyanlar arasında bir Protestan toplumu oluşturmayı istediler. Rum Ortodoks toplumu Amerika Protestanlarına pek ilgi göstermediler, fakat Ermeniler bu konuda çok istekli idiler. Bu sebeple Protestan okulları, tıbbi klinikleri ve kiliseleri Ermenilerle dolmaya başladı. Ermeniler arasında talebin olması misyonerlerin Amerikan Masası’nı genişletti ve programı dünyanın diğer bölgelerindekinden daha etkili oldu (Şişman, 2006, s. 15-25).
Anadolu’daki Amerikan misyonerler 1891’e kadar 9 kolej kurdular. İstanbul Robert Koleji (1862), Beyrut Üniversitesi (1864), ve Amerikan Kız Koleji (1873) bunların en bilinenleridir.
Misyoner okullarında eğitim gören Osmanlı vatandaşı genç öğrenciler, eğitimlerini tamamlamak için Amerika’ya gitmeyi düşünmeye başladılar. Bunlar arasından seçilen zeki gençler misyonerler tarafından Amerika’ya gönderildi. Misyonerler bunların geri dönerek misyoner okullarında öğretmenlik, papazlık veya kliniklerde yardımcılık yapmalarını umuyorlardı. Fakat bu öğrencilerin çoğu geri dönmediler, Amerika’da kalanlar kendilerine yeni bir yol çizdiler.
ABD’ye Osmanlı ülkesinden gelenlerin tamamı Amerikan misyoner okullarında eğitilmiş gençler değildi, bazıları da Yeni Dünya’ya büyük fedakârlıklarla talihlerini aramaya gelmişlerdi. Göçmen Ermeniler aynı fabrikalarda çalışmaya, aynı yerde yaşamaya önem verdiler ve karşılıklı yardımı öne çıkardılar. Bu kapalı çevrede birkaç küçük Ermeni işyeri, kahvehaneler, manavlar, ayakkabı tamircileri ve sosyal hizmetleri görecek diğer küçük yerler açıldı. Bu öğrenciler ve tüccarlar hızla Amerika’ya adapte oldular (Papazian, 2000, s. 311-312).
1880’lerde bunlara yeni bir grup Ermeni daha katılmaya başladı. Bu yeni gelenler daha fakir olan Anadolu köylüsü Ermenilerdi. 1870’lerin sonundan itibaren gelen bu göçmen Ermenilerin %40’ı Harput bölgesindendi ve %90’ı bekârdı.
1885’te New York’ta ilkokulları olan Ermeni-Amerikan Vadookian Okulunu kurdular. İlk gazeteleri Aregak (Güneş) 1888’de Jersey City’de yayınlanmaya başladı. Böylece Amerika’daki Ermeniler organize oluyorlardı. Amerika’ya ilk büyük Ermeni yerleşimi 1883’te California’nın Fresno şehrine oldu. Eğitim amaçlı göçenler daha çok New York’a çalışma amacıyla gelenler Worcester’ayerleşiyorlardı. (Bakalian, 1993, s. 75-78)
1880’lerin sonunda Amerika’ya ihtilalci Ermeniler de gelmeye başladı. Bu ihtilalciler 1887-1890 arasında Amerika’da hücreler kurmaya başladılar. İhtilalci liderlerden en önemlisi Ermeni Milliyetçiliği ile tanınan Sympad Kaprielian idi. Kaprielian 1886’da Osmanlı Devleti tarafından yakalanarak sürgün edildi ve New York şehrine yerleşerek Amerika’daki ilk Ermeni ihtilal Gazetesi Haik’i çıkarmaya başladı (Mirak, 1983, s.95-98).
Osmanlı Devleti’nin 1890’larda Washington Elçisi Mavroyani Bey’in 29 Mart 1892 tarihinde Hariciye Nezareti’ne gönderdiği yazıya göre1890 yılında Osmanlı muhacirlerinin sayısı 2.167 idi. Elçi Mavroyani Bey’in ifade ettiği gibi, Ermeniler daha ilk göçlerden itibaren Amerika Senatosu üzerinde etkin olmak için çalışmaya başlamışlardı.
1895 yılında Amerika’daki Osmanlı göçmenlerinin nüfusunun 5.255, 1900 yılındaki sayıları 26.799’dur ( Karpat, 1985, s. 190). Ermeni tarihçi Vartan Malcom Anadolu’da meydana gelen olayları gerekçe göstererek bu göçmenlerin hemen hepsinin Ermeni olduğunu iddia ederek özellikle Suriye bölgesinden olan göçleri göz ardı etmektedir (Malcom, 1919, s. 65). Malcom’un bu varsayımının sebebi, 1899’a kadar ABD göçmen kayıtlarında ırkın belirtilmemesidir. Oysa 1891-1898 yılları arasında Amerika’ya göçen Ermeni sayısı 12.500’dür. 1899’da 674, 1900’de 982’dir (Mirak, 1983, s. 292). Böylece Ermenilerin 1895-1900 yılları arasında Osmanlı Devleti’nde cereyan eden olaylardan dolayı Amerika’ya kaçtıkları iddiası pek tutarlı görülmemektedir. Osmanlı Devleti ile ABD arasındaki ilişkilerin erginleşmesinde önemli faktörlerden birisi göçmenlerin tabiiyet meselesidir.
Amerika’ya göçen Ermeniler manevi ihtiyaçlarını gidermek için de bir araya geldiler. Ermenistan dışındaki Ermeni toplumunda merkezi bir politik oluşumun eksikliği, kiliseyi toplanma merkezi ve toplum hayatının odak noktası yapmıştır. 1880’lerin sonunda yaklaşık 1000 Ermeni’nin yaşadığı Worcester şehri Ermenilerin Amerika’daki ilk kiliseyi kurdukları yerdi. 1888’de Worcester’a gelen ve Osmanlı Devleti tarafından aranmakta olan Mıgırdıç Portakalyan, Ermenileri bir kilise kurmaya sevk etti. Portakalyan Osmanlı Devleti’nde ilk Ermeni ihtilal örgütü olan Armenekan Partisinin kurucusu idi ve amacı Osmanlı topraklarında bağımsız bir Ermenistan kurabilmekti. ABD’de ilk olarak bir Ermeni kulübü kurdu.
Worcester’deki bu açılışı diğer bölgelerdeki kilise açılışları takip etti. Bu kiliseleri Ermeni Protestanlar kendi papazlarıyla şekillendirmeyi başardılar, İstanbul Ermeni Patrikliği de Amerika için papazlar gönderdi. Bu papazların Amerika’ya gönderilmesinde eski Ermeni Patriği Mıgırdıç Hırımyan’ın önemli rolü oldu.
1896 yılına kadar sayıları beş bini bulan Ermeniler, kendi aralarında örgütlenmişler ve Osmanlı Devleti’nde yaşayan ırkdaşlarının geleceği ile de yakından ilgilenmişlerdir. Bu ilgide özellikle Hınçak ve Taşnak gibi siyasi amaçları olan derneklerin de yönlendirmesi etkili olmuştur. 1896 yılına kadar Anadolu’da kendileri ile ilgili her olayda Amerika’da faaliyete geçen Ermeniler, doğuda büyük amaçlar peşinde koşan Amerikan misyonerlerinin de desteği ile Amerikan kamuoyunun dikkatini Ermeni Sorununa çekmeyi başarmışlardır (Mirak, 1983, s. 306).
Bu Ermeniler gece kurslarında İngilizce öğrenmeye başladılar. Bazı Ermeni araştırmacılar böylece Ermenilerin asimile olmaya başladıklarını yazarlar. Onlara göre, Ermenice onları anavatana ve birbirlerine bağlayan tek bağdı, böylece Ermeniler ruhlarını kaybettiler.
1965-2000 yılları arasında ABD’deki Ermeni kuruluşlarında hızlı bir artış görülmüştür. Bu dönemde yüzlerce örgüt kurulmuştur. Bu örgütlerin çeşitli şehirlerde ve kasabalarda şubelerinin bulunduğu da hesaba katılırsa rakam oldukça büyüktür. Genel olarak 1887’den günümüze ABD ve Kanada’daki Ermeni kuruluşlarının sayısı kiliseler hariç yaklaşık 1046 civarındadır. Bu rakama 182 Ermeni kilisesini eklendiğinde, sayı 1228’e ulaşmaktadır (Kantarcı, 2007, s. 165).
Amerika’daki Ermeni topluluğu dünyadaki en etkin lobi faaliyetlerinin yürütüldüğü merkezin sahibidir. The Armenian Assembly of America (AAA) ve the Armenian National Committee of America (ANCA) Kongre ve ABD Başkanı üzerinde hem Ermenistan’ın ekonomik ve siyasi durumu için hem de Türkiye üzerinde soykırımın tanınması yönünde baskıların artırılması için faaliyet gösteriyorlar. Propagandaya büyük önem veren Ermeni komiteleri, gazete, dergi, beyanname ve duvar afişleriyle Amerikalıların Türkler hakkındaki düşüncelerini kendi lehlerinde oluşturmaya gayret ediyorlar. ABD’deki Ermeni propaganda çalışmaları onların bu coğrafyaya gelişleri ile başlamıştır diyebiliriz.
Osmanlı Devleti’nde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika yöntemlerine göre zaman zaman azalan veya artan bir eğilim gösteren bu çalışmalar, çoğu zaman ABD’nin Osmanlı ve Türkiye politikaları ile paralellik göstermektedir. Bu haliyle ABD’nin Osmanlı ve Ortadoğu politikaları da kendi ülkesindeki Ermeni lobi faaliyetlerini etkilemiştir. Çeşitli zaman dilimlerine ayırabileceğimiz bu propaganda faaliyetleri günümüzü de ilgilendiren şu seyri takip etmiştir:
İlk olarak Anadolu’da zoraki bir olay çıkartılıyor, bunu yerel makamların Ermenileri tutuklaması takip ediyor, orada bulunan din görevlisi olayı patrikliğe, konsolos bağlı olduğu sefire ve bakanlığa, misyoner de bağlı bulunduğu teşkilâta arzu ettiği gazete ve sefaretlere, onlardan da dünya basınına intikal ediyordu. Bu haber bir çığ gibi büyüyordu. Bu aslında Hınçak ve Taşnak cemiyetlerinin nizamnamesinin bir gereği idi.
Amerika’daki Ermeniler ihtilâl fikirlerini Amerika halkına ve idarecilerine kabul ettirmek, Osmanlı Devleti’nin zalim bir devlet olduğunu ispatlamak için yoğun bir propaganda faaliyeti gösterdiler. Bunun için iki yol seçtiler; bunlardan birincisi, gazetelerde yazılar yayınlamak, ikincisi de sık sık mitingler tertiplemekti. Bu propaganda da en önemli hareket noktası Müslümanlık ve Hıristiyanlık vurgusuydu.
Amerika’daki Ermeniler, Amerika gazetelerini de kendi lehlerinde yazılar yazmaları konusunda ikna etmek için ellerinden geleni yaptılar. New York Ermenilerinden bir kısmı New York’ta 10.000 Ermeni’nin oturduğunu, hangi gazetede davalarına yer verilirse ona abone olacaklarını basına bildirmişlerdi. Bu teşebbüslerin etkisi de oldu. 21 Mart 1894 tarihli Worcester Daily Spy Gazetesi “Acı Çeken Ermenistan” başlıklı yazısında Hınçak lideri Nişan Garabetyan ile bir röportajını yayınlıyor ve Ermenilerin eğitimli, ilerleme isteği olan, medeni insanlar olduğunu Türklerin şu anda Anadolu’da bu Ermenilere zulüm yaptığını yazıyordu.
1894 Ağustos’unda meydana gelen Sason ayaklanması ve bunun sonunda meydana gelen olaylardan sonra Amerika’da Türkiye aleyhine büyük bir propaganda patlaması oldu. Ermenilerin ayaklanma çıkardıkları göz ardı edilerek sırf Hristiyan oldukları için kılıçtan geçirildikleri ileri sürüldü. Kiliselerde Türkleri lanetleme duaları, meydanlarda protesto mitingleri yapıldı. Gazetelerde ve dergilerde koyu düşmanlık yazıları yazıldı, birçok kitap ve broşür yayınlandı (Hüseyin Nazım Paşa, 1998, s. 196).
Gazetelerden başka Ermenilerle ilgili kitaplar da propaganda vasıtası olarak kullanıldı. Amerika’da 1895-1896 yıllarında misyonerler tarafından onlarca kitap basılarak basıldı. Amerikalı misyonerlerin yayınladığı kitaplarda Türk düşmanlığı vardı ve bu propaganda kitapları daha sonraki araştırıcılar tarafından kullanılacak temel eserlerden oldular.
Hem misyonerler hem de Ermeniler için propagandaların temel amacı, Osmanlı Devletinde kurulacak okullar ve eylemler için para ve silâh tedarik etmekti. Bağış misyonerler ve Ermeni İhtilâl Komitelerinin başlıca finans kaynaklarından biri idi. Silâh tedariki, komitelerin sıcak savaşı için kesin bir ihtiyaçtı. Bir yandan nizamnameleri gereğince her Ermeni’nin kendi silâhını temin etmesi istenirken bir yandan da bu silâhların komiteye giriş ve aidat paralarıyla yabancı memleketlerden dolaylı bir şekilde satın alınıp Osmanlı ülkesine gizlice sokulmasına ve yurt içinde depolanmasına çalışılıyordu. Yardım ve bağışın merkezi, kiliseler ve halk toplantılarıydı. Worcester’daki Rahip Saraciyan burada Pazar ayinlerinde konuşmalar yaparak komitelere yardım edilmesini istemiştir. Bu tür faaliyetlerden sonra 1894 Nisan ayına kadar Amerika’daki Ermeniler 50.000 martini, 75.000 tabanca, 2 milyon tüfek ve tabanca mermisi ve muhtelif miktarlarda dinamit satın almışlardır ve Anadolu’ya göndermişlerdir. Bu çalışmalarına Amerikalıları da katmak isteyen Ermeniler 1 Mayıs 1894’te “Ermeni Dostları Birliği Derneği”ni kurmuşlardır (Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, cilt 11, Belge No: 149; cilt 12, Belge No: 15, Ek-2; cilt 19, Belge No: 20; Belge No: 6).
New York’taki Ermeniler Madison Sokağı’ndaki bir kahvehanede düzenli olarak toplanıyorlardı. Osmanlı Devleti hakkında ABD gazetelerinde yalan haber yayınlayan misyoner görevlilerinin Osmanlı Devleti’ne tekrar dönmelerine elden geldiği kadar müsaade edilmiyordu. Ermeniler ve misyonerler tarafından ileri sürülen iddiaları yerinde incelemek isteyen New York Herald Gazetesi muhabiri İstanbul’a gelmişti (Osmanlı Belgelerinde Ermeniler C. 39, Belge No: 81. (3Ocak 1896); Belge No: 99 (8 Ocak 1896); Belge No: 127 (14 Ocak 1896); B.O.A. Y.E.E. 6/21).
1898-1900 yılları arasında Amerika Orta Elçiliği grevini yürüten Ali Ferruh Bey 1898 yılı Mayıs ayında yaptığı araştırmaya göre, Amerika’daki Ermeni fesatçılarının başında Nişan Garabetyan vardı (BOA, Yıldız Esas Evrakı, 136/53, 136/67; 136/78, 139/104).
Ermenilerin tüm bu faaliyetleri ABD’de görev yapan Osmanlı Devlet adamları tarafından yakından takip edildi ve İstanbul’a raporlar yazıldı. Osmanlı Devleti’nin ABD Orta Elçisi Mustafa Şefik Bey, 1901 yılı Kasım ayında Boston’daki Ermeni faaliyetlerini araştırmak için New York Baş şehbenderi Aziz Bey’i görevlendirdi. Aziz Bey, yaptığı araştırma raporunu elçiye sunarak, Amerika’da bulunan Ermenilerin hemen tamamının “fesatçı güruhundan” olduğunu ve gözetim altında bulundurmak gerektiğini, büyükelçiliğin de Ermeni komiteleri hakkında sürekli tahkikat yaparak Arapkir Yetimhanesi Cemiyeti’nin dağıtılması için ABD hükümeti nezdinde teşebbüste bulunulması gerektiğini bildirdi (BOA, Y. MTV. 225/81, lef. 1. 24 Ocak 1902).
Osmanlı Devleti en büyük Ermeni fesat komitesinin Amerika’da olduğunu kabul ediyordu. Batum’a, Kars’a ve Osmanlı Devleti’nin Ermenilerin çok olduğu bölgelerine çok miktarda silah, cephane ve para gönderdiğini ispatlamıştı. Batum’a gönderilen silahlar fedailere dağıtılmıştı (11 Haziran 1908), (BOA HR.SYS. 2743/60). Amerika teb’asından Büyükada’da oturan Josef Azaryan Efendinin evinde dört rovelvör ve üç av tüfeği bulunmuş, kardeşi Artaki’nin de bu işte olduğu anlaşılmıştı (BOA, Y.MTV. 286/16).
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti tehcire mecbur kalınca ABD’nin İstanbul elçisi Henry Morgenthau bunu protesto etti. Amerikalılara göre Ermenilerin tehcir edilmesi 1880 tarihinden beri Anadolu’da yürütülen faaliyetlerin boşa çıkması ve yapılan milyonlarca dolarlık yatırımın heba olması demekti. Bu yüzden ABD kamuoyunda Osmanlı Devleti aleyhine büyük bir propaganda faaliyetli başlatıldı.
American Committee For Armenian and Syrian Relief isimli yardım teşkilâtı çalışanlarından gelen kişisel telgrafları 1916 yılında New York’ta “Ambassador Morgenthau’s Story” ismiyle yayınlayarak Amerika ve Avrupa kamuoyunu etkilemeyi düşündü. Bu kitap bugün de Ermeni ve Avrupalı yazarların önemli başvuru eseridir. Bu tür telgraflar savaş süresince Amerikan gazetelerinde yayınlandı. Savaş boyunca Amerika’daki Ermeniler, bu yazıların etkisiyle, Doğu ve Güney Anadolu’daki Ermenileri para ve silâh yönünden desteklediler.
1919 yılında Amerika’da “American Committee for Independence of Armenia” isimli bir teşkilât kuruldu. Bu teşkilât Türkler aleyhine ülke çapında faaliyet gösterdi. Amerika Başkanı Wilson’a göre savaş sonunda Doğu Anadolu’da Büyük Ermenistan Devleti kurulmalı idi. Wilson bu görüşe, Amerika’daki Ermeniler ve onlara destek olan misyonerlerin sürdürdükleri propagandalar sonucu sahip olmuştu. Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul’a Yüksek Komiser olarak atanan Amiral Bristol ise başkandan farklı düşünüyor, Türkiye’nin bir bütün hâlinde kalmasının gerekli olduğunu savunuyordu.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yeni sınırların belirleneceği Paris Barış Konferansında, İngilizlerin isteği doğrultusunda, Amerika Kongresi’nin tasvibi şartıyla, Ermenistan’da Amerika Mandası kabul edilmişti. Bu amaçla 1919 yılında Harbord Doğu Anadolu’ya gönderildi. Harbord Heyeti yaptığı inceleme sonunda Anadolu’nun hiçbir yerinde, tarihin hiçbir devrinde Ermenilerin çoğunlukta bulunmadığını görmüş ve Doğu Anadolu’da kurulacak olan bir Ermenistan için Amerika mandasının kabulünün ABD’ne ilk beş yılda 750 milyon dolara mal olacağını hesaplamıştı. Bu rapor üzerine Amerika Senatosu 1 Haziran 1920’de Ermenistan Mandasını reddetmişti. Wilson’dan sonra Başkan olan Harding Ermenistan konusunu bir tarafa bırakarak Bristol’ün tezini kabul etti. Böylece Ermenilerin savaş sonrası hayalleri Amerika açısından yıkılmış oldu.
Amiral Bristol 23 Aralık 1920’de harp günlüğüne şunları yazacaktı:
… Çok yazıktır ki, Birleşik devletlerde halkımızın Ermeni halkının karakteri ve Ermeni memleketi diye bir şeyin bulunmadığına dair gerçek ve doğru bir fikri yoktur.
1923 yılında Lozan Antlaşması imzalanınca, ABD’deki Ermeniler de diğer ülkelerdeki Ermeniler gibi bu antlaşmayı tanımadılar ve ABD’ni Ermenileri yüzüstü bırakmakla suçladılar. 1919 yılında, kurulduğundan bahsettiğimiz “American Committee for Independence of Armenia” isimli teşkilât adını “American Committee Opposed to the Lausanne Treaty” (Lozan Antlaşmasına Muhalif Amerikan Komitesi) olarak değiştirdi ve bu yönde faaliyette bulundu. Yayın faaliyetleri artırıldı, tanınmış siyaset ve din adamlarının barış aleyhine görüşlerinin yer aldığı broşürler dağıtıldı, senatoya protesto telgrafları gönderildi. Fakat bu faaliyetler Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında normal ilişkilerin kurulmasını engelleyemedi.
ABD Ermenileri 1960 Kıbrıs Buhranı’na kadar uluslararası alanda sessiz kaldılar. Fakat bu dönemde Türk Düşmanlığını Amerikan halkına telkin etmeye devam ettiler. 1984 yılına kadar uluslararası alanda Türk diplomatlarına karşı çeşitli suikastlar düzenleyerek dünya kamuoyunun dikkatlerini Ermeni Sorunu üzerine çekmeye çalıştılar. Bu amaçla ABD’de görev yapan birçok Türk konsolos şehit edildi.
1984 yılında Amerika’daki bütün Ermeni örgütleri “Amerika Ermeni Asamblesi” adı altında birleşerek propaganda faaliyetlerine devam etme kararı almışlardır.
Başbakanlı Osmanlı Arşivi’nin Farklı Tasniflerinden Belgeler
Akter, Ahmet (2007), Tehcir Öncesi Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (1834-1915), İstanbul
Aydın, Mithat (2008), Bulgarlar ve Ermeniler Arasında Amerikan Misyonerleri, İstanbul,
Bakalian, Anny (1993), Armenian- Americans: From Being to Feeling Armenian, London
Çiçek, Kemal (2003), Türk-Amerikan İlişkilerinde Ermeni Diasporasının Rolü, Fırat Üniversitesi IV. Türkiye’nin Güvenliği Sempozyumu Bildirileri
Erhan, Çağrı (2001), Türk-Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, Ankara
Kantarcı, Şenol (2007), ABD’nde Ermeniler ve Ermeni Lobisi, Ankara
Karpat, Kemal (1985), The Otoman Population to America (1860-1914), International Journal of Middle East Studies, vol. 17
Kocabaşoğlu, Uygur (2000), Anadolu’daki Amerika, Ankara
Mirak, Robert (1983), Torn Between Two Lands, Armenians in America (1890 to World War I), Cambridge
New York Times
Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Amerikan İlişkileri (1896-1919), Ankara
Papazian, Dennis (2000), Armenians in America, Het Christelijk Oosten, 52, No: 3-4
Papazian, Dennis (1986), The Changing American View of the Armenian Question and Interpretation, Armenian Review 39, No: 4-156
Selvi, Haluk, Kurtuluş Demirkol(2012), Osmanlı Devleti’nde Amerika Birleşik Devletleri Vatandaşlarının Hukuku ve Karşılaşılan Bazı Problemler, History Studies
Şimşir, Bilal(1985), Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara
Şişman, Adnan(2006), XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti’nde Yabancı Devletlerin Kültürel ve Sosyal Müesseseleri, Ankara
The Times.
Washington Post