Sevk ve İskan Kanunu İle Mütareke Sürecinde Ermeni Yetimlere İlişkin Uygulamalar

Koşulların olağanüstü hale geldiği savaş yılları, başta toplumsal ve ekonomik konular olmak üzere bütün alanları olumsuz etkileyen bir özellik içinde yaşanır. Savaşın toplumsal doku üzerindeki sonuçlarından birisi, ailelerin birbirinden kopması ve özellikle çocukların gerek olumsuz sağlık, beslenme, barınma koşulları ve gerekse duygusal anlamda mağdur olmasıdır. Osmanlı İmparatorluğu gibi topraklarında çok sayıda savaşın yaşandığı, toprak kayıplarına bağlı olarak sıkça göçle karşı karşıya kalan bir devletin en önemli sorunlarından birisinin kimsesiz çocuklar ya da kadınlar olduğu görülmektedir.

Bir Ermeni Kadını, Felvadjian

Bir Ermeni Kadını, Felvadjian

Savaş ve göç gerçeği İmparatorluğun, dul, yetim ve düşkünler için vakıflar oluşturmasına neden olmuş, Tanzimat ve Islahat Fermanı’nın ardından Avrupalı ve Amerikalı misyonerler de özellikle Ermeniler için yetimhaneler açmıştır. Gayrimüslim yetimler kendi cemaatleri tarafından kiliselerinin yanına yapılan binalarda ya da eski manastırların tamir edilmesi ile oluşturulan yetimhanelerde barındırılıyorlardı.  (Babacan, 2007, s. 275-283)

Sevk ve İskan Kanunu ile yetim çocuk ve dul kadınların sevk edilmemeleri, bunların Yetimhanelere ve bulundukları yerlerdeki köylere yerleştirilmesi uygulaması başlamıştır  (Armenians in Ottoman Documents, 1995, s. 11). Tehcire tabi tutulan, aile reisi asker olan ya da bakacak kimsesi bulunmayan kadın ve yetimlerin ise tren istasyonuna vardıklarında istasyon  yakınındaki yerlere yerleştirilmesi gerekiyordu. (Beyoğlu, 2001, s. 190, DH.ŞFR, 58/124)

Ermeni dul ve yetimlerinden ebeveyni olanların onlara teslim edilmesi, bulunmayanların kendi dini yetkililerine verilmesi, ancak bunların mümkün olmaması durumunda ise Hükümetçe koruma altına alınmaları da uygulanması istenen kararlar arasında bulunuyordu. (DH. ŞFR, 94/56, 95/163; Baran, 2007, s. 115-126) Bu kapsamda 10 yaşından küçük kimsesiz çocukların Osmanlı Darüleytamlarına yerleştirilmesi için vilayetlerde bu durumda ne kadar çocuğun bulunduğu belirlenmeye çalışılmış ve Darüleytam yapmaya uygun binalar araştırılmıştır (DH. ŞFR, 54/163, DH. ŞFR, 54/150, DH. ŞFR, 68/95_1). Gerekli olan tahsisat ise Dahiliye Nezareti tarafından ya da Harb bütçesinden karşılanmıştır (DH.KMS,39/4_1).

Bu süreç içinde uygulanan yöntemlerden birisi de Ermeni kız ve çocuklarının iyi durumda bulunan Müslüman ailelerin yanına verilmesi ya da böyle ailelerin bulunmaması durumunda masrafları karşılanmak üzere köylülere emanet edilmesidir ki,  Mütarekenin imzalanmasından sonra en çok tartışılan konulardan birisinin bu olduğu görülmektedir. 21 Ekim 1918’de Dahiliye Nezareti savaş hali nedeniyle askeri bir kararla bulundukları yerlerden çıkarılarak başka yerlere sevk edilen bütün ahalinin memleketlerine dönmelerine izin verildiğini bildirmiştir (Karakaya, 2005, s.54; DH. ŞFR; 64/162). Bu süreçte sayıları 62’yi geçen ve İtilaf Devletleri tarafından oluşturulup Anadolu’ya dağılmış bulunan heyetler,  yüz binlerce Ermeni kadın ya da çocuk olduğu yönündeki iddiaları araştırmaya başlamış, kendi rızası ile Müslümanlarla evlenen kadınlar teker teker çağrılarak rızalarının olup olmadığı sorulmuştur (Gürün, 1985, s. 241-242).

Ermeni çocuklarının Müslüman ailelerin himayesine alınması yöntemi Mütareke dönemi ile birlikte sona erdiği için bunların kendi cemaatlerine teslim edilmesine  başlanmıştır. Bu durumdaki kişilerin rıza ve onaylarına bakılmaksızın cemaatlerine zabıtname ile  teslimi,  cemaat teşkilatı olmayan yerlerde resmi kurumlara teslimi,  onların bulunmaması ya da milletdaşları tarafından kabul edilmemesi durumunda ise yine Hükümet tarafından korunması  kararı devam etmiştir (DH. ŞFR, 96/210; DH. ŞFR, 94/182). Yirmi yaşını geçmiş olan kişilerin dinlerini serbestçe belirleme hakkı bulunduğu için bunlardan Müslümanlığı seçenler varsa ve esas dinlerine dönmek isterlerse rızaları doğrultusunda cemaatlerine teslim edilmeleri, seçtikleri din konusunda kararlı olanlar için ise hükümetçe herhangi bir müdahalede bulunulmaması bildirilmiştir (DH. ŞFR, 97/247).

Bu kararların ardından Ermeni Patrikhanesi, Çakıryan isminde bir memur tayin etmiş ve Çakıryan ile Osmanlı yetkilileri evraklar doğrultusunda çalışmaya başlamıştı. Ancak belgelerin ifadesi ile savaştaki kayıplarını İslam nüfus aracılığıyla telafi amacında olduğunu söyleyen Çakıryan’ın,  kendisine Kadınları Çalıştırma Cemiyeti Müessese-i Hayriye’sindeki eytamın kaydına ait olarak verilen defteri  iade etmekten çekinmesi, Müslüman çocukların Ermeni olarak gösterilmesine yol açacak tahrifat tehlikesini yaratmıştır. Bu nedenle  milliyetleri belli olmayan çocukların belirlenebilmesi amacı ile Bitarafhane adında bir kurum oluşturulmuş, ancak buraya buluğ çağında olmayan ve rüştünü ispat edemeyecek durumda olan çocukların alınması gerekirken, haklarında zandan başka belge olmayan Müslümanlar da getirilmeye başlanmıştır (DH. ŞFR, 96/248; DH.KMS, 52-2/79-6).

Stanford Shaw’ın ifadesi ile “Bu davranışların en zalimcesi, büyük yetimhanelerin başına Hristiyan misyonerlerin getirilmesiydi. Bunlar, mevkilerini kullanarak savaş sırasında tüm yakınlarını kaybetmiş binlerce Türk çocuğunun Hristiyan olduklarını ileri sürdüler, bunların aksi kanıtlanmadıkça Ermeni ya da Rum olduğu genel kuralını getirdiler. Oysa tüm kayıtların yok olduğu ve ailelerin darmadağın edildiği bir ülkede bunu kanıtlamak gerçekten de güçtü” ( Shaw, 2000, s.394).

Çocukların kimlikleri belirleninceye kadar Amerikalı, Türk ve Ermeni üç kadından bir heyet oluşturulmuş olmasına rağmen Osmanlı polisine bilgi vermeksizin İslam hanelerinden zorla çocuklar alınmaya başlanmış, yetimleri bulmak ya da korumak bahanesi ile yapılan girişimler büyük sorunlara neden olmuştur (DH. KMS, 52-2/79-1).

Bu nedenle Mütareke döneminin temel sorunları içinde  Ermeni ve Müslüman yetimlerin doğru belirlenmesi konusunu, Ermeni yetimlerinin yerleştirilmesi amacı ile El Koyma Komisyonu vasıtasıyla  Yetimhane yapmak üzere çoğunlukla İstanbul’da bina işgallerine girişilmesini  öncelikle saymak mümkündür.

Mütareke döneminde El Koyma Komisyonu tarafından yetimhane yapmak üzere işgal edilen yerlerden bazılarını şöyle tesbit etmek mümkün. Nişantaşı’nda bulunan Halil Rıfat Paşa Konağı ile Enver Paşa’ya ait olduğu iddia edilen iki konağa İngilizler tarafından el konulmak istenmiştir. Bunlardan Enver Paşa’ya ait olduğu iddia edilen konakta  Paşa’nın  vaktiyle sadece ikamet ettiği ortaya çıkmış ve her iki konakta da sahiplerinin ikamet ettiği görülmüştür (DH. KMS, 50-1/16).

Depo, transit ambarı olarak kullanılmak üzere istenilen, ancak daha sonra yetimhane olarak kullanılan bir diğer bina ise Kuleli Askeri Lisesi’dir. Okul Müdürü Halil Rüştü Bey’den    binayı 24 saat içerisinde boşaltması istenince, öğrenciler, öğretmenler ve subaylar bu süre içerisinde okulun eşyalarını yandaki cami meydanına taşımışlardır. Boşaltılan bina İngiliz heyetine makbuz karşılığında teslim edilmiştir. Depo ve transit ambarı olarak kullanılmak üzere boşaltılan Kuleli Askeri Lisesi, İngilizlerin izniyle Ermeni Yetiştirme Yurdu olarak tahsis edilmiş ve İstanbul’dan gelip geçen Ermeni göçmenler de burada kalmaya başlamışlardır (Konyalı, 1997, s.326-327).

1922 yılında Kuleli Askeri Lisesi’nin Kuleli ve Beylerbeyi’nde bulunan ve ihtiyacı karşılamayan binalarda bulunan öğrencilerine geri verilmesi gündeme gelmiştir. Gerçekte uygun olmamakla beraber birbirine bağlı diğer binaların yedi yıllığına Ermeni yetimlerine terk edilmesi ve vergiden muaf tutulması konusunda söz verilmiş bulunuyordu. Ancak Kuleli Mektebi’ne bitişik olan eski ve yeni hastanenin Ermeni yetimleri için işgal edilmek istenmesine izin verilmemiştir (MV, 223/155). Binanın tamamen boşaltılması ise ancak Büyük Taarruzun arkasından mümkün olabilmiştir.

Şişli’de Kağıthane Caddesi ile Ermeni Mezarlığı arasında bulunan arsanın Ermeni yetimhanesi yapılmak üzere devri, gündeme gelmiş ve buna Meclis-i Vükela kararıyla ruhsat verilmiştir ( MV, 254/14, DUİT, 14/3).

İngilizlerin Ermeni yetimhanesi yapmak üzere el koyduğu binalardan bir diğeri, Ortaköy Taşmerdiven’de bulunuyordu. Ermeni Patrikhanesi mensubu memur ve İngiliz Polisi tarafından boşaltılması için süre tanınmadan işgal edilen ve eşyaları sokağa atılan bina, dul bir hanıma aitti. Ev sahibinin dilekçesinden anlaşıldığına göre yatakhane yapılan bu ev boşaltılırken başka gidebileceği yeri olmayan aile sokakta bırakılmıştı. Kirası ödenmeyen bu bina için inceleme yapılmış olmakla beraber ev sahibinin mağduriyetini giderecek bir sonuç alınamamış ve ev Ermeni yetimhanesi olarak kullanılmıştır (Atnur, 2005, s.204-205).

Ermeni yetimhanesi yapılmak üzere el konulması düşünülen bir başka bina, Hasköy’de bulunuyordu. Ancak bu bina için yapılan soruşturmanın ardından binanın harap bir halde bulunduğu görülmüş ve tamirden sonra Patrikhane aracılığıyla Ermeni yetimlerine tahsis edilebileceği bildirilmiştir (DH. UMVM, 160/1-2).

Yine Şişli  Büyükdere Caddesi’nde, Pangaltı’da ve  Ihlamur Caddesi’nde bir kısmı boş bir kısmı dolu olan binalara el konulmuş (DH. UMVM, 158/61-4), Arnavutköy’de Papazyan adlı kişi tarafından kullanılan 25 odayı aşkın sahilhane ile  Akıntı Burnu’nda 15 odadan ibaret Değirmenciyan’ın sahilhanesi’nin de yetimhane için uygun olarak değerlendirildiği görülmüştür (DH. Komisyon-ı Mahsus, D1/337). Moda’da bulunan Doktor Arif Bey’in evi de, Kadıköy merkez memurluğundan bildirildiğine göre Ermeni yetimhanesi yapılmak üzere işgal edilmiştir (DH. İUM, 20-22/14-67). İstanbul’un yanı sıra, örneğin Ankara’da  da bazı binaların özellikle İngilizler tarafından istendiği görülmektedir. Ankara’ya hareket eden bir Ermeni eytam kafilesini barındıracak yer bulma konusunda İngilizler, Ankara’daki kolordu komutanlığıyla cereyan eden yazışmalara göre, gayrı meskun kışlalardan birinin tahsisini istemişlerdir. Aynı şekilde Ziraat Mektebi’nin de yetimhane yapılması için istendiği görülmektedir ( DH. KMS, 502/45).

Mütarekeden iki buçuk yıl sonra ve İstanbul seferberlik durumundan çıktıktan sonra İngiliz ve Fransızların, kişisel ev veya apartmanların kısmen ya da tamamen işgaline yönelik ısrarları ve işgale devam etmeleri, halkın zaruret ve sefaletine neden olmuştur. “Özel mülklerin bir veya iki odası savaş ve manevra zamanlarında askeri kuvvetler tarafından geçici bir süre için işgal edilebilir” hükmünün artık geçersiz ve  kanunsuz olması nedeniyle  işgal edilenlerin  tahliye ve iade edilmesi konusunda girişimlerde  bulunulmaya başlanmıştır. İşgal altındaki bu malları içeren listelerin, barış konferansına gidecek delegelere de bir nüshasının verilmesi düşünülmüştür (DH. İUM, 4/3, 7/47; MV, 221/160; MV 218/5; DH. MB. HPS. M 39/20).

Bütün bu uygulamaların sona erdirilmesinin yolu, Bağımsızlık Savaşı’nın kazanılması ile açılabilmiştir.  Lozan Barış Konferansı’nda azınlıklar konusu tartışılırken karşılıklı olarak Müslüman ve Hristiyan çocukların din değiştirmeye zorlandığı iddiaları yeniden ortaya atılmıştır. Türkiye söz konusu tartışmalarda dış müdahaleye ve bunun azınlıklar üzerinde yarattığı etkiye dikkat çekmiş, her türlü  iddianın oluşturulan komisyonlarla yeterince araştırıldığını ve konferansın geçmişle değil, gelecekle ilgilenmesi gerektiğini ifade etmiştir (Uras, 1988, s.23; Meray, 2001, s.183-184).

Kaynakça

Arşiv

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi Evrakı (DH.ŞFR)

Meclis-i Vükela Mazbataları,(MV)

Dahiliye Nezareti, Mebani-i Emiriye ve Hapishaneler Müdüriyeti Müteferrik Belgeleri (DH.MB.HPS.M)

Dahiliye Nezareti Umur-ı Mahalliye-i Vilayat Müdüdiyeti Belgeleri, (DH.UMVM)

Dahiliye Nezareti Kalem-i Mahsus Müdüriyeti, (DH.KMS)

Dahiliye Nezareti İdare-i Umumiye Belgeleri, (DH.İUM)

DH.Komisyon-ı Mahsus

 

Kitap ve Makaleler

Armenians in Ottoman Documents (1915-1920), Ankara, 1995.

Atnur, İbrahim Ethem (2005), Türkiye’de Ermeni Kadınları ve Çocukları Meselesi, Ankara.

Babacan, Hasan (2007), “Ermeni Dul ve Yetimleri ile Osmanlı Devleti’nin Bunlara Karşı Takip Ettiği Politikalar”, Hoşgörü Toplumunda Ermeniler, Cilt II, Erciyes Üniversitesi I. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu, Erciyes.

Baran, Tülay Alim (2007), “İngiliz İşgal Politikası İçinde Ermeni Faktörü, Mütareke Dönemine Ait İki Uygulama, -Ermeni Mahkumların Salıverilmesi ve Yetimhane İçin Bina İşgalleri”, II. Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu, Erzurum.

Beyoğlu, Süleyman (2001), “1915 Tehciri Hakkında Bazı Değerlendirmeler”, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmalar, İstanbul.

Gürün, Kamuran (1985), Ermeni Dosyası, Ankara.

Karacakaya, Recep (2005), Ermeni Meselesi, İstanbul.

Konyalı, İbrahim Hakkı (1977),  Abideleri ve Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi, cilt II, İstanbul.

Meray, Seha L (2001), Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar-Belgeler, cilt II, İstanbul.

Shaw, Stanford ve Ezel, Kural (2000), Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Cilt II, İstanbul.

Uras, Esat (1988), The Armenians in History and The Armenian Question, İstanbul.

© 2024 - Marmara Üniversitesi