Olay, 1893 yılında Sivas vilayetine bağlı Amasya sancağının Merzifon kazasında geçer. Bu tarihte Merzifon, 25 bin 555 kişilik nüfustan 6 bin 216’sı Ermeni olan önemli bir yerleşim yeridir. Geçimini ticaret ile sağladığı içindir ki, Ermenilerin yalnızca 141’i köyde yaşar (BOA, Y.PRK.UM. nr. 29-35).
Bu dönem aynı zamanda, Amerikan misyonerlerinin Anadolu’da cirit attığı ve kolejlerin mantar gibi türediği bir süreçtir. İlgisini Kudüs’e ve Irak’ın petrol bölgelerine odaklayan İngiltere, deyim yerindeyse, Anadolu’yu ABD’ye bırakır. İlk misyoner kolejini 1824’te açan ABD’nin kolej furyasından, Merzifon da payını alır.
Kolejlerin denetim dışılığı ve doğru düzgün yapım izninin olmayışına karşın, Osmanlı Devleti bu konuda ilgisizdir. Örneğin olayların büyüdüğü 18 Nisan 1895’te, İstanbul ile Merzifon arasında ilginç, traji-komik ve ibret verici bir yazışma gerçekleşir. Çünkü bu konuda Sivas Valisi Halil Paşa, bir buçuk yıl önceden bilgi vermiştir (BOA, A.MKT.MHM. 749-24). Aynı tutum yüzündendir ki, büyük bir askeri kışla biçiminde olan kolejin (BOA,Y.PRK.DH. 5-83) emlak vergisi, 16 lira 37 kuruştur (BOA, A.MKT.MHM. 749-24). Oysa kolejin bekçisi Nişan bile, aylık 1 lira alır (BOA, Y.PRK.DH. 5-83).
Kolej kampüsünde iki elin parmakları kadar bina vardır. Bitişikteki Ermeni Melkon’a ait ev, olaylar sırasında Ermenilerce kundaklanmış ve devlet, bu yüzden 500 lira ödemiştir.
Ohannes oğlu Karabet Tomayan, 1853 Merzifon doğumludur. 12 yaşındayken, Merzifon’a Atlantik ötesinden gelen misyonerler ile tanışır. Bu yetenekli Ermeni delikanlısı, İsviçre’ye gönderilir, orada eğitilir. İlk eserini, 26 yaşında Lozan’da yayınlar. İsviçre’de kendisine eş de verirler. Protestan bir rahip kızı olan Lucy ile evlenir. Karabet-Lucy Tomayan çifti, büyük umutlar ve misyon üstlenmiş olarak Merzifon’a dönerler.
İsviçre’deyken Protestan İhtilalci Misyon’u yüklenen Karabet Tomayan, Merzifon’da misyonunu yerine getirir ve verilen emekleri boşa çıkarmaz. Çünkü onu, önemli işler ve büyük sorumluluklar beklemektedir.
Bir yandan Amerikan Anadolu Protestan Koleji’nde öğretmenlik yapar, öbür yandan Merzifon İhtilal Komitesi’ni kurup, başkan olur (Karaca, 2005, s.106). Hınçak Derneği’nin tüzüğü ile Karabet Tomayan’ın düşünceleri, dönemin moda siyasal akım olan anarşizm ile örtüşmektedir (BOA, Y.PRK.UM. 26-67).
Karabet Tomayan Merzifon ve çevresinde toplantılar yapar ve komiteye üye sağlamaya çalışır. Bu toplantıların en önemlisi, 25-27 Eylül 1892’de olur. Çünkü Hınçak Komitesi, 1893 için geniş çaplı bir ayaklanma kararı almıştır (Karaca, 2005, s. 118). Merzifon Komitesi aracılığı ile Amasya, Ankara, Çorum, Kayseri, Sivas, Tokat ve Yozgat’ta, ayaklanma gerçekleşir (Karaca, 2005 s. 117).
Bu amaçla silah için para toplamak sorun değildi. Çünkü Türkiye Ermenilerinin para problemi yoktu. Tamamına yakını, ticaretle uğraşıyordu.
Bir toplantıda Karabet Tomayan; Merzifon İhtilal Komitesi’nin başkanı olarak; James Bryce’ın söylediklerini aktarır:
“Ermeniler itibar istiyorlarsa, böyle olamaz. Bir büyük karışıklık çıkarmalılar. Kimileri asılmalı ve kimileri kesilmeli. Türklerle kavgaya tutuşmalı ki, biz de o zaman işin içine girip onlara, amaçlarına ulaşmalarına yardım edelim.”
(BOA, Y.PRK.DH. 5-83).
Komite önce, halkı hükümete karşı ayaklanmaya çağıran afişler hazırlar. Bu afişlerin içeriği, Temmuz 1892’de Atina’da yayınlanan Hınçak gazetesinden alınmıştır. Merzifon Amerikan Koleji’nde bulunan taş-baskı makinesi ile çoğaltılır (BOA,Y.PRK.UM. 26-67, Karaca, 2005, s. 121-124). Bunlar; 6 Ocak 1893 Perşembe gecesi, (BOA, A.MKT.MHM., 747-2) Yozgat, Kayseri, Çorum, Merzifon ve Gümüşhacıköy’de devlet dairelerine, sokaklara ve halkın geçeceği yerlere yapıştırılır (BOA, A.MKT.MHM. 747-2). Vatansever İslamlar Komitesi imzalı Türkçe afişlerde, Ermenilere karşı cihat çağrısı yapılmaktadır (Karaca, 2005, s.118). Kışkırtmalar üzerine ayaklanma başlar; soygun, öldürme ve yaralanmalar yaşanır. Sonuçta, yaklaşık 1.800 kişi tutuklanır (Karaca, 2005, s. 121).
İlk sorgulamadan sonra, 58 sanığın suçlu olduğuna karar verilir. Bunların başında, Merzifon İhtilal Komitesi başkanı Karabet Tomayan ile komite sekreteri gelir (BOA, A.MKT.MHM.733-28). Sorgu tutanakları ve kanıtlar birleştirilerek, Ankara Yüksek Mahkemesi’ne gönderilir (Karaca, 2005, s. 125-127) ve yargılamalara, 20 Mayıs 1893’te başlanır. Tomayan’ın avukatlığını üç Ermeni yapar. Avukat ücreti olmayanları, mahkemede görevli Ermeni avukatlar savunur. Osmanlı Devleti durumdan, Amerikan ve İngiliz elçilerini bilgilendirirken, Ermeniler de İstanbul Patriği’nin dikkatini çeker.
Bu arada, olaylara ters yönde anlam katmak için, kolej bitişiğindeki Melkon’un evi, yakılmak istenir (Koltuk, 2007, s.195-196). Devlet görevlilerinin zamanında müdahalesi ile amaca ulaşılamaz. Ama bu girişim Avrupa’ya, kilise yakma biçiminde aktarılır. Bu kundaklamaya ilişkin, Amerikan ve İngilizlerin birbiriyle çelişen savları ise, komiktir (BOA, HR. SYS. 54-5). Ama padişah; konu bir an önce kapansın diye, 500 lira tazminat verir ve paralelinde suçu da üstlenmiş olur (BOA, DH.MKT.41-1).
Ayaklanmanın başarısızlığı, İngiltere ve ABD’de kaygıyla karşılanır. Yasal bir devlete karşı ayaklanmanın, tutulacak yanı olmadığından, bu konudaki savunma, Karabet Tomayan’ın şahsında somutlaştırılır. Kendisinin suçsuzluğu yönünde yürütülen propaganda, politika ve basın organları ile yapılır (Karaca,2005 s. 130-131).
Kimler devreye girmez ki?.. Başta İngiliz ve İtalyan elçileri (BOA, A.MKT.MHM. 747-2). Fransa’ya bakılırsa, ortada bir yanlış anlaşılma vardır. Karabet Tomayan, Anadolu’da saklanan Harutyun Tomayan’ın yerine, yanlışlıkla tutuklanmıştır (BOA, A.MKT.MHM. 747-2). İngiliz Parlamentosu’ndan 160 milletvekili de, 17 Şubat 1893’te toplu dilekçe verirler (BOA, HR.SYS. 2825-81).
Burada bir gerçeğe değinmek gerekirse: İngiltere, ABD’nin değirmenine su taşır. Amerikan misyonerler, İngiliz konsoloslarının desteği ile büyük bir atak başlatır. Psikolojik baskı yapar, Ankara Mahkemesi’nin dürüstlüğü konusunda, kaygılarını dile getirir (Karaca, 2005, s. 129). Yargıya müdahalenin parlak örneğini, 7 Mayıs 1893’te Ankara Valisi Abidin Paşa verir: “Karabet Tomayan’nın affedilmesini bekliyorlar” ( BOA, A.MKT.MHM. 747-2).
İngiltere aynı baskıyı, İstanbul’da da yapar. İngiliz elçiliğinde bir Bahçe Safası düzenlenir. Bu kokteylde, başkentin en büyük protokolü vardır. Ev sahibi elçi; yargılama sürecindeki Tomayan konusunda, İngiliz kamuoyundan büyük baskı geldiğini söyler. Eğer affedilirse; Mösyö Bryce ve arkadaşları gibi, Ermenileri korumayı meslek edinenlerin susacağını ve kendisinin de son derece memnun olacağını belirtir (BOA,Y.PRK.HR. 33-46).
Ankara Yüksek Mahkemesi’nde 20 Mayıs’ta başlayan yargılama, 12 Haziran’da tamamlanır. Birkaçı dışında, tüm sanıklar suçunu kabul eder. Karar, Ceza Yasası’nın 54. maddesine göre verilir: Osmanlı ülkesini parçalamak için silahlı faaliyet gösterenler, idam edilir. Karabet Tomayan ve 16 arkadaşı, bu kapsamda yer alır. Ötekiler, 15, 10 ve 7 yıl arasında değişen mahkumiyetle cezalandırılır (Karaca, 2005, s. 134). Bu karar, İngiltere ile Türkiye arasında büyük sorun yaratır ( BOA, HR. SYS. 2819-30).
İngiltere bu konuda çok kararlıdır. 4 Temmuz 1893’te, politik baskısını tehdide dönüştürür. Yani 1882’den beri işgalindeki Mısır’a, bağımsızlık vereceğini bildirir.
Bu son restleşme üzerine, padişah geri adım atar ve 4 Temmuz 1893’te kararını açıklar:
“Tomayan adlı caninin, bir daha geri dönmemek üzere Osmanlı ülkesi dışına sürülmesine, izin verilmiştir.”
(BOA, HR.SYS., 2819-31)
İngiltere işgüderi, sonuçtan çok mutlu olur. İstediğini yaptırmıştır. Oysa, devletler arasında dostluk yok, ülke çıkarı vardır. Hele de söz konusu İngiltere ise…
7 Temmuz 1893’te Ankara’dan trenle İstanbul’a getirilen Karabet Tomayan’ı, Haydarpaşa’da bir İngiliz karşılar. Aynı gün Zaptiye Nezareti’ne götürülür ve lokantadan yemek, otelden yatak getirilip, rahat etmesi sağlanır (BOA, Y.PRK.ZB. 11-85). İlk vapur ile Brendizi üzerinden Avrupa’ya gitmesi için, gemi ücreti ödenir, 1.500 kuruş yolluk verilir (BOA, Y.A.HUS. 277-72). 18 Temmuz 1893’te Londra’daki Victoria Station’a ulaşır. Orada, Ermeni Komitesi üyeleri ve Daily News başta olmak üzere, gazeteciler tarafından karşılanır (Koltuk; ,2007, s.202-203).
Karabet Tomayan, İngiltere’de çalışmalarını sürdürür. Prof. THOUMAIAN adıyla konferans konuşmaları yaparken, konu başlığı “Ermenilere Zulüm”dür. Dahası, bu konuda asılan çarşaf gibi afişlerde: “Öldürmek Amacıyla Ermenileri Sürgün Eden Türkiye’yi Kınamak” şeklinde açıklama bilgisi yer alır (BOA, Y.A.HUS. 329-70).
Bu küçük ayrıntı, Ermeni Soykırımı’nın kırılma noktasıdır. Önce şu soruyu sormak gerek: Batı’nın Türkiye Ermenilerini kurtarması(!) için ne gereklidir? Bir gerekçe olmalı ki, Batı’ya davetiye çıkarılmış olsun. Yoksa durup dururken Osmanlı Devleti’ne müdahale etmek, Batı’yı saldırgan durumuna düşürür.
Bu davetiyenin adı: Ermeni Soykırımı.
Asıl konu: İçini Doldurabilmek.
Olaylara bakacak olursak:
Yıl 1892: James Bryce’dan Tomayan’a:
Ermeniler itibar istiyorlarsa, böyle olamaz. Bir büyük karışıklık çıkarmalılar. Kimileri asılmalı ve kimileri kesilmeli. Türklerle kavgaya tutuşmalı ki, biz de o zaman işin içine girip onlara, amaçlarına ulaşmalarına yardım edelim.
(BOA, Y.PRK.DH. 5-83)
Yıl 1895: 29 Eylül – 3 Aralık arasında, Kızılırmak’ın doğusundaki 23 ayrı yerde Ermeniler, devletine silah doğrultarak ayaklanır. Olaylarda 1.537 Türk ve 6.448 Ermeni ölür ( BOA, Y.PRK.ASK. 109-69). Amerikan misyonerlerine göre 37.000 ve Avrupa’ya bakılırsa 300.000 Ermeni ölmüştür (Georgeon, 2006, s. 338).
Yıl 1915: Çanakkale’yi geçemeyen İngiltere, Almanya’yı dize getiremeyeceğini anlayınca, ABD’yi kullanmak ister. Bu amaçla; bir buçuk milyon Ermeni’nin Türklerce öldürüldüğü yalanını söyler. Ortaçağ Tarihi olmayan, din baskısı ve din-mezhep savaşları yaşamamış bir ABD, romantik bir yaklaşımla, İngiltere’nin değirmenine su taşır.
Bu konuda tutundukları dal, James Bryce ve Arnold Toynbee’nin 1916’da yayınladıkları Mavi Kitap’tır. Bu kitaba göre Türkleri suçlayan devletler, Hıristiyanlık inanışının deyimiyle bağışlanamaz günah işlemektedir. Çünkü İngiltere, 25 Mavi Kitap yayınlar. Fransa 15 Sarı Kitap ve ABD 10 Kırmızı Kitap. Renkli Kitap serisinde ulaşabildiğimiz rakam, şimdilik 76’dır. Bu sayıya göre Mavi Kitap (1916), Ermeni Soykırımının Kutsal Başucu Kitabı olmaktan çıkmış, karizması çizilmiş ve sıradan bir “yıllık” düzeyine inmiştir (Aydın, 2008, s. 38-40).
Karabet Tomayan, memleketi Merzifon’dan uzak düşüşünün beşinci yılında, eşinin akrabası Adolphe Hoffman ile bir kitap daha yayınlar: (Hilal’in Gölgesinde, Doğu Anlatısı 15 Resimli).
21 yıl sonra, yani 19 Ocak 1914’te ise, dinmiş-durulmuş bir söylemin satır aralarında, emperyalizmin piyonu olmaktan üzgün bir Karabet Tomayan karşımıza çıkar. Sözlerinde, bir Anadolu Çocuğu olmanın engin ve sağduyulu bakış açısı vardır:
“Ermeniler daha uslu ve ciddi bir yol izleselerdi, bunlar yaşanmazdı. Tanrı aşkına, millet aşkına, biraz serinkanlı olunuz. Biraz ciddiyetle hareket ediniz. Çevrenizdeki unsurların korku ve kuşkularını kışkırtmayınız. Bir dirhem tedbir, bir okka pişmanlıktan üstündür. Açılım bizi, Türkiye’den başka bir ülkeye taşımaz. Geleceğimiz, Türkler ve Kürtler ile birliktedir. Onların duygu ve düşüncelerini dikkate almalıyız. Boşboğazlık, büyük zarar verir. Birbirimize empati yapmak, hepimizin yararınadır.”
( Tanin Gazetesi, 19 Ocak 1914).
BOA(Başbakanlık Osmanlı Arşivi)
Tanin Gazetesi
Aydın Mahir (2008), “Ermeni Soykırımı Senaryosunun İlk Denemesi”, Yapay Sorun “Ermeni Meselesi”, İstanbul
Georgeon, François (2006), Sultan Abdülhamid (çev. Ali Berktay), İstanbul
Hoffman, Adolphe – Thoumaian, Garabed (1898), A l’ombre de croissant: réecit oriental: avec quinze illustrations, Geneve
Karaca, Taha (2005), Ermeni Sorununun Gelişim Sürecinde Yozgat’ta Türk-Ermeni İlişkileri, Ankara
Koltuk, Nuran (2007), “Tomayan Karabet’in Faaliyetleri”, Ermeni Araştırmaları 2. Türkiye Kongresi Bildirileri, Ankara
Mutlu, Şamil (2005), Osmanlı Devleti’nde Misyoner Okulları, İstanbul
Thoumaian, Garabed, Agathangelos el la doctrine de l’eglise arménienne au ve siéecle, Lausanne.