Mehmed Said Halim Paşa, 12 Haziran 1913 – 3 Şubat 1917 tarihleri arasında Osmanlı Devletinde sadrazamlık yapmış önemli bir devlet adamı ve “İslamcılık” fikir akımının önemli temsilcilerinden biridir. Ermenilerin tehciri ile ilgili kararlar onun sadrazamlığı döneminde alındı. Mondros Mütarekesinden sonra kurulan Damad Ferid Paşa Hükümeti tarafından 10 Mart 1919 tarihinde harp ve tehcir sorumlusu olarak tutuklattırılarak Bekirağa Bölüğü hapishanesine konuldu ve Divân-ı Harb-i Örfî’de yargılandı. 28 Mayıs 1919’da İngiliz işgal kuvvetleri tarafından önce Mondros’a ve daha sonra da Malta’ya sürüldü. İngilizler, Paşayı kendi mahkemelerinde yargılamak için yoğun gayret sarf ettilerse de mahkûmiyetini gerektirecek yeterli delil bulamadılar. İngiliz esirleri karşılığında 29 Nisan 1921’de Malta’dan tahliye edildi (Bostan, 1992, s. 33-103).
Paşa, tahliye olduktan sonra Sicilya’ya, oradan da Roma’ya gitti. Sicilya’da iken İstanbul’a dönmek istediyse de buna izin verilmedi. İngiliz işgali altında olan Mısır’a da gidemedi (İnal, 1982: 1912 dpn.1; Danişmend, 1972, s. 466-467; Talat Paşa, 1983, s. 1224; Düzdağ, 1991: XXV). Roma’da Via Eostollio’da bir konak kiralayarak oraya yerleşti. Malta’da olduğu gibi Roma’da da Ermeniler tarafından tehdit edildi (Gazigiray, 1982, s. 547; Kutay, t.y.: 1275; Bülbül, 2006, s. 97).
Said Halim Paşa, Malta’dan serbest bırakılır bırakılmaz Ermeni terör örgütü Taşnak Komitesi tarafından takibe alındı. Nitekim 1919 yılında İstanbul’da bu terör örgütünün yayın organı olan Djagadamard gazetesinin yayınlandığı binada bir infaz bürosu kuruldu. Bu bürodan Said Halim Paşa’nın izini sürmek üzere bir militan Roma’ya gönderildi. Ardından infazı gerçekleştirmek üzere Arşavir Şıracıyan 30 Haziran 1921’de Marsilya’ya, oradan da Roma’ya geçti (Şıracıyan, 1997, s. 87, 141, 143, 144-149).
Ermeni terörist Arşavir Şıracıyan’ın itiraflarına göre, Taşnak Partisi’nin merkez komitesi Said Halim Paşa’nın da içinde bulunduğu İttihat Terakki Partisi’nin eski idarecilerinden Enver Paşa, Cemal Paşa, Dr. Nazım, Dr. Bahattin Şakir, İsmail Canpolat ve eski Trabzon valisi Cemal Azmi Bey’i gıyaplarında yargılayarak ölüme mahkûm etmişti (Şıracıyan, 1997, s. 141). Şıracıyan, Roma’ya varır varmaz, daha önce bilgi toplamak için gönderilen «Yoldaş M» ile birlikte 1921 yılı Aralık ayının ilk haftasına kadar Said Halim Paşa’yı takip etti. Paşa’nın nerede oturduğunu, kimlerle görüştüğünü, kimler tarafından takip edildiğini, hangi toplantılara katıldığını, konağından hangi saatlerde çıkıp, hangi saatte geri döndüğünü, koruması ve hizmetkârına kadar ayrıntılı bilgi topladı.
Ermeni komitacı Şıracıyan’ın verdiği bilgiye göre, Said Halim Paşa, Anadolu Hükümeti’nin Hariciye Vekili Bekir Sami Bey ile yoğun temaslar içindeydi. Yine Paşanın hem İstanbul hem de Anadolu Hükümeti’nin Roma Sefareti’nden gelen yetkililerle görüştüğünü, zaman zaman koruması Tevfik Azmi’nin her iki sefarete de gittiğini belirtmektedir (Şıracıyan, 1997, s. 154). Paşanın Roma’da, Ali Fethi Okyar ile görüştüğünün bilinmesinin yanı sıra (Okyar, 1988, s. 17) Enver Paşa, Dr. Nazım ve Dr. Bahattin Şakir’le de görüştüğü anlaşılmaktadır (Şıracıyan, 1997, s. 152-154).
Said Halim Paşa’yı Roma’da yalnız Ermeni teröristlerin değil, aynı zamanda Yunanlıların da takip ettiği ortaya çıkmaktadır. Şıracıyan itiraflarında şunları yazar: “Yunanlılar, kendi maksatları açısından faydalı istihbarat toplayabilmek amacıyla Mustafa Kemal’in temsilcilerini ve siyasi görevlilerini adım adım takip ediyorlardı. Oldukça etkileyici bir organizasyonları vardı, sadece Roma’da bu iş için yirmiden fazla adam bulundurmaktaydılar. Sanki onların da Said Halim’e suikast düzenlemek isterlermiş gibi bir halleri vardı. Gerçekten de Osmanlı İmparatorluğu’nun bu eski Sadrazamının Anadolu’daki Kemalist Kuvvetlere hatırı sayılır bir ekonomik yardım eşliğinde silah gönderdiğini de öğrenmişlerdi” (Şıracıyan, 1997, s. 162).
Bekir Sami Bey, Said Halim Paşa’dan “Anadolu’ya silah gönderip, elindeki mali kaynakları bu yönde kullanarak Mustafa Kemal’e yardım etmesini istemekteydi”. Şıracıyan, Said Halim Paşa’nın koruması Tevfik Azmi ile Rüstem Recep ve Münir Bey’in konuşmalarını gizlice dinlediğini, konuşmalarında Bekir Sami Bey’in yukarıdaki talebine karşılık Said Halim Paşa’nın da “o sırada sürgünde bulunmakta olan İttihat ve Terakki Partisinin bazı idarecilerinin önce Anadolu’ya, akabinde Yunan ordusunun mağlup edilmesinden sonra İstanbul’a dönmelerine müsaade edilmesi şartıyla yardım etmeye hazır” olduğunu ifade ettiğini yazmaktadır (Şıracıyan, 1997, s. 156). Said Halim Paşa’nın yanı sıra kardeşi Abbas Halim Paşa’nın da Mustafa Kemal Hükümeti’ne maddi yardımda bulunduğu ve Milli Mücadele hareketine inandığı ve destek olduğu bilinmektedir (İstiklal Harbinden Gizli Kalmış Sayfalar, 1959, s. 44-45).
Şıracıyan bir başka gün Bekir Sami Bey’in de aralarında bulunduğu bir grup Türkü hararetli bir şekilde tartışırlarken gördüğünü ve gizlice dinlediğinde konuşmalarının “Said Halim’in Kemalistler için elde etmeye çalıştığı iki milyon sterlinlik borç etrafında” geçtiğini ve “Anadolu’ya mümkün olduğu kadar çabuk silah gönderilmesi hususunda fikir birliği içinde olduklarını” işittiğini kaydetmektedir (Şıracıyan, 1997, s. 178-179).
Said Halim Paşa 5 Aralık 1921’de saat 16.00 sularında, yanında koruması Tevfik Azmi Bey ile birlikte at arabasıyla konağına dönerken Estaki Sokağı’nda arabaya sıçrayan Arşavir Şıracıyan tarafından tek kurşunla öldürüldü. Şıracıyan olay yerinde yakalanmadan kaçmayı başardı. Şıracıyan, Said Halim Paşa’yı iki defa daha öldürmeye teşebbüs ettiğini ancak şartların uygun olmaması dolayısıyla bunu başaramadığını itiraf etmektedir (Şıracıyan, 1997, s. 177-178).
Katilin, Paşa’yı öldürmesi İtalya’da bazı kesimlerde rahatsızlık meydana getirmiştir. Suikast, Paşa’nın İtalyan silah fabrikalarından silah satın alma çalışmalarında imza aşamasına geldiği bir dönemde vuku bulmuştu. Suikasten sonraki ilk günlerde İtalyan basınının “suikastçıyı haklı çıkarır tarzda bir eğilimleri”nin olduğu, ancak daha sonraki günlerde “zengin Paşa’nın ölümünün bazı İtalyan bankalarının mali çıkarlarına sekte vurduğunu ve muhtelif tîcari anlaşmaları muallâkta bıraktığı açıklık kazanınca” tavır değiştirmeye başladığı belirtilmektedir (Şıracıyan, 1997: 199-201).
Bütün bunlara rağmen suikasttan sonra, 20 günden fazla Roma’da serbestçe dolaşan, hatta son günlerini Roma’da Ermeni öğrencilerle birlikte geçiren Arşavir Şıracıyan’ın polis tarafından yakalanması için ciddi bir girişimde bulunulmadığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim katil 29 Aralık 1921’de trenle Viyana’ya geçmiştir. Şıracıyan, Yunanlıların Said Halim Paşa’nın katledilmesine çok sevindiklerini, hatta Roma’da iken “terörist Varantian ile Yunan Konsolosunun evine gittiklerinde konsolosun kendisini hararetli bir şekilde kucakladığını sonra bir madalya ile onurlandırdığını ve eline bir tavsiye mektubu tutuşturduğunu” anlatmaktadır (Şıracıyan, 1997, s. 190-213). Ermeni komitacılar da Arşavir Şıracıyan’ı «milli kahraman» ilan etmişlerdi (Gazigiray, 1982, s. 548).
Said Halim Paşa’nın cenazesi, katili Şıracıyan’ın İstanbul’a gelmesinden ancak 19 gün sonra yurda getirilebildi. 29 Ocak 1922’de naşının Yeniköy’deki yalısından alınması sırasındaki havayı Şıracıyan şöyle anlatır: “Aralarında nazırlar ve yüksek rütbeli askerlerin de bulunduğu on binden fazla Türk korteji takip ediyordu. Bu katilin tabutu karşısında selam durmak için ecnebîler bile gelmişti. İtilaf devletlerine mensup asker ve polis asayişi temin ederken, limandaki Fransız ve İtalyan savaş gemileri bayraklarını yarıya indirmişlerdi. Sadece İngilizler resmi bir sessizlik içindeydiler” (Şıracıyan, 1997, s. 216-220). Said Halim Paşa’nın naşı, Sultan II. Mahmud Türbesi bahçesinde babasının mezarının yanına defnedildi.
Talat Paşa’yı olduğu gibi Said Halim Paşa’yı da kiralık Ermeni komitacıları öldürdü. Bunları vurduran gücün İngiliz Entelijan Servisi olduğu tahmin edilmektedir (Bostan, 1994, s. 2). Galip Kemalî Bey’in (Söylemezoğlu) ifadesine göre, Said Halim Paşa Malta’da sürgünde iken üç devlet başkanına yazdığı ve Ermeni meselesini de açıkladığı teferruatlı mektubunun Amerika Başkanı üzerinde büyük bir tesir yaptığı, bu mektup üzerine Ermenistan Devleti’ni kurmakla görevlendirilen General Harbord’un uyarıldığı anlaşılmaktadır. Zira Said Halim Paşa savunduğu fikirleri yetkili mercilere kabul ettirebilecek donanıma ve ikna kabiliyetine sahipti. Eski sadrazamın Eşref Kuşçubaşı’ya söylediği gibi, Avrupalı devletlerin oyunlarından Amerika’nın haberi yoktu. Bu yüzden Malta’da serbest bırakılan Said Halim Paşa’nın inandığı gerçekleri Amerikan kamuoyuna anlatmasından korkulduğu için İngilizler tarafından öldürtülmüştür (Kutay, 1970, s. 16; Düzdağ, 1991, s. XXV-XXVI).
Burada şu sorular hala tam olarak çözüme kavuşturulmamıştır. Anadolu’ya silah göndermek için İtalyan Bankaları ile iki milyon sterlinlik kontratın imzalanacağı günün öncesinde Said Halim Paşa neden öldürülmüştür? İttihatçılara göz açtırmayan İngiliz işgal kuvvetleri, Said Halim Paşa’yı Roma’da katlettikten sonra yaklaşık bir buçuk ay İstanbul’da kalan Arşavur Şıracıyan’ı neden yakalamamıştır? Said Halim Paşa’nın tabutu taşınırken Fransız ve İtalyan savaş gemileri bayraklarını yarıya indirirken, İngiliz savaş gemileri neden bunlara eşlik etmemiştir?
———-, (15 Aralık 1994), “Said Halim Paşa’yı Kimler Öldürttü?”Gündüz, s. 2.
———-(1970), “Siyasi Sürgün Said Halim Paşa’nın Hatıralarında İmparatorluğumuz ve Birinci Cihan Savaşı.” Sohbetler, s. 72-96.
“İstiklal Harbinden Gizli Kalmış Sayfalar: Abbas Halim Paşa Atatürk’e İnanmıştı-Neşredilmemiş Mektupları” (1959), Tarih Coğrafya Dünyası, 1/1, 44-45. Ankara
Bleda, Mithat Şükrü (1979), İmparatorluğun Çöküşü. İstanbul
Bostan, M. Hanefi (1992), Said Halim Paşa. İstanbul
Bülbül, Kudret (2006), Said Halim Paşa. Ankara: Kadim.
Danişmend, İsmail Hami (1972), İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi İstanbul
Düzdağ, M. Ertuğrul (1991), Said Halim Paşa-Buhranlarımız ve Son Eserleri. İstanbul
Ekim 1921)”, yay: F. Tevetoğlu, Belgeler, 12 (16), s. 113-130.
Eyicil, Ahmet (2004), İttihad ve Terakki Liderlerinden Doktor Nâzım Bey (1872-1926).
Gazigiray, Alper (1982), Ermeni Terörünün Kaynakları. İstanbul
İnal, İbnülemin Mahmut Kemal (1982), Son Sadrazamlar (4. cilt, 3. baskı). İstanbul
Kutay, Cemal (t.y.). Türkiye İstiklâl ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi (c.17). İstanbul:
Okyar, Ali Fethi (1988), “Ali Fethi Okyar’ın Günlük Hatıraları (30 Nisan 1921-16)
Şıracıyan, Arşavir (1997), Bir Ermeni Teröristin İtirafları, İstanbul
Şimşir, Bilal (1976), Malta Sürgünleri. İstanbul
Talat Paşa (1983), Talat Paşa’nın Gurbet Hatıraları haz. C. Kutay, c.2-3. İstanbul