Ortaçağa Bakışlar
Tarih ders kitaplarında ortaçağda Ermenilerin Türklerle ilk karşılaşmaları, Türklerin Avrupalılar ve diğer topluluklarla karşılaşmalarıyla benzer şekilde savaşlar neticesinde olduğundan, bu karşılaşmalara dair ilk pasajların genellikle olumsuz bir anlatıya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu olumsuz anlatıda Türkler için, çoğunlukla “istilacı, vahşi, barbar, yok eden, acımasız” gibi olumsuz imgeler kullanılmıştır. [1]
Türk tarih kitaplarında ise Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar olan süreçte Türklerle ilk ilişkileri Selçuklular döneminde gerçekleşmiştir. Ermenilerin Selçuklulardan önce de Türklerle karşılaşmış olabileceği özellikle Hunlar ile Ermeniler arasında diplomatik ilişkiler bulunabileceği yönünde kaynaklardan da bahsetmek mümkündür. Bunun dışında Kıpçaklar ve Ermenistan’ı işgal eden Abbasi ordularındaki Türklerle de Ermenilerin teması olduğu söylenebilir. Ancak Türklerle ilk devamlı ilişkiler Selçuklular döneminde gerçekleşmiştir Selçuklularla Ermeniler arasında ilk temas 1015-1020 yılları arasında Selçuklu hükümdarı Çağrı Bey’in Doğu Anadolu’ya düzenlediği bir keşif seferi sırasında başlamıştır. (Yıldırım, 2007, s.11-12). [2]
Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşuna kadarki sürecin anlatımı, Ermeni ve Türk tarih ders kitapları arasında genel hatlarıyla bir paralellik arz ettiğini söylemek mümkündür. [3] Nitekim ders kitaplarında Türklerle Ermenilerin bu dönemdeki ilk temaslarına dair ilk başlığın “Selçuklu Türkleri’nin İstilası” (Սելջուկ-Թուրքերի Արշավանքները – Selçuk-Turkeri Arşavanknerı) olduğu görülmektedir (7. Sınıf, 2009, s.125). Bu başlık altında Selçuklu Türklerinin atalarının Çin’in kuzeyi ve Orta Asya’da yaşadığı, göçebe bir toplum oldukları ve hayvancılıkla geçindiklerine dair ifadeler kullanılmıştır. Yine aynı paragrafın devamında Selçuklu Türklerinin bir kısmının on birinci yüzyılın başlarından itibaren İran’ı fethederek Ermenistan sınırlarına yaklaştıkları kaydedilmiştir (7. Sınıf, 2009, s.125).
“Selçuklu Türklerinin İstilası” başlığından da anlaşıldığı üzere bu bölümde Türkler için “istilacı” sözcüğünün kullanıldığı görülmektedir. Türk-Ermeni ilişkilerine dair aynı sayfanın devamında bu kez Türkler aniden yaptıkları baskınlarla özdeşleştirilmiştir: “1047 yılında Selçuklu Türkler ilk defa 20.000 kişilik bir ordu ile Ermenistan’a baskın yaptı.” (7. Sınıf, 2009, s.125.) Söz konusu paragrafın devamında “Bu işgal Vaspurakan ve Basen bölgesine kadar ulaştı.” cümlesiyle bu kez “baskın” sözcüğünün yerine “işgal” sözcüğü kullanılmıştır (7. Sınıf, 2009, s.125). [4]
Tarih ders kitaplarında Selçuklu dönemi Türk-Ermeni ilişkilerinin ele alındığı bölümde kullanılan metinlere genel olarak bakıldığında “istilacı, baskın yapan, düşman, yok eden” gibi olumsuz imgeler kullanılmıştır (7. Sınıf, 2009, s.125).
Osmanlı İmparatorluğu’na kadar olan dönemde Türk-Ermeni ilişkilerine dair anlatıların yer aldığı bölümlerde kullanılan bir diğer önemli stereotip de Ermenilerin mağduriyetidir. Tarih kitaplarındaki anlatı Ermenilerin mağduriyetinden yalnızca “istilacı” Türkleri değil, Türklerin istilasına karşı hiçbir yardımda bulunmayan Bizans İmparatorluğu’nu da sorumlu tutmaktadır. Söz konusu ikili mağduriyetle ilgili bir çok örneğe yedinci sınıf tarih ders kitaplarında yer verildiği görülmektedir (7. Sınıf, 2009, s.125).
Ermeni tarih ders kitaplarında Selçuklu döneminde Türk imgesinin yanı sıra Bizans imgesinin de olumsuzlaştırıldığı ve ötekileştirildiğini söylemek mümkündür. Örneğin, yedinci sınıf tarih ders kitabında Bizanslıların “saklanan, korkak, uyumsuz, yenilen” gibi olumsuz nitelemelerle anlatılmıştır (7. Sınıf, 2009, s.125).
Selçuklu-Ermeni ilişkilerinin ele alındığı bölümde mağduriyet stereotipinin yanı sıra kahramanlık imgelerinin de ön plana çıktığı görülmektedir. Bu bölümde “dayanılmaz Türk baskısına karşı” Ermenilerin direndiğine ve Ermeni askerlerinin cesareti, gururu, fiziksel özellikleri gibi konularda Türklerden üstün vasıflara sahip olduklarına vurgu yapıldığı anlaşılmaktadır. (7. Sınıf, 2009, s.125).
Ermeni tarih kitaplarında Selçuklu dönemiyle ilgili bir diğer bölüm ise “Ermenistan’ın İstilası” (Հայաստանի նվաճումը – Hayastani Nvacumı) başlığını taşımaktadır. Bu bölümde kullanılan ifadelere bakıldığında da olumsuz Türk imgesinin yanı sıra Bizanslıların Selçukluların bölgeyi ele geçirmesini kolaylaştırdıkları suçlandığı ya da eleştirildiğine dair bir izlenim edinilmektedir (7. Sınıf, 2009, s.126.).
Ermeni tarih ders kitaplarında Selçuklu Türklerine dair imgelerin yer aldığı bir diğer konu da 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’dir. Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen (Turan, 1969, s.197) Malazgirt Muharebesi Türk tarihinde kahramanlık ve zafer stereotipi ile şekillenirken, Ermeni tarihinde bu savaşın “trajedi, kayıp, yenilgi, tahribat, fethedilme” gibi olumsuz imgelerle tanımlandığı görülmektedir (7. Sınıf, 2009, s.126).
Ermeni tarih ders kitaplarının ilkçağ anlatılarında Türklerle ilgili olarak olumsuz imgelere pek fazla yer verilmez. Selçuklu dönemi Türk-Ermeni ilişkilerine dair anlatılarda ise bu durumun farklı olduğu ve Türklere dair doğrudan “istilacı” tabirinin kullanıldığı ve olumsuz imgelerin daha belirgin bir hal aldığı görülür:
…Selçuklu Türklerinin istilasının sonucunda Ermenistan tarımı ciddi sorunlar yaşadı. Özellikle bazı şehirler çok zor durumda kaldı. Uluslararası transit ticaret ve işçilik alanlarında düşüş yaşadı. Ermeni prensler ve azatner [özgür halk] kendi topraklarından mahrum edildi. Ermeni ayrudzini [atlı birlikleri] uzak yabancı ülkelerde zamanla kayboldular. Sürekli mücadeleler ve ekonomik düşüş nedeniyle Ermenilerin önemli bir kısmı ülkeyi terk etti. Ermeniler dağılmaya başladılar veya komşu ülkelere, özellikle Bizans’ın içlerine, Küçük Ermenistan, Kilikya ve Kapadokya’ya doğru göç etiler…
(7. Sınıf, 2009, s.126).
Selçuklu-Ermeni ilişkilerine dair tarihi anlatılarda olumsuz imgelerin yanı sıra bu dönemde Ermenilerin Türklerle olan karşılaşmaları için “felaket” sözcüğünün de kullanıldığı görülmektedir. Selçuklularla yapılan savaşlar neticesinde Ermeni toplumunun dini liderlerinin ülkeyi terk etmek zorunda kaldıkları, ülkenin ekonomisinin bu durumdan olumsuz etkilendiği ve ülke nüfusunun dağıldığından bahsedilerek, Ermenilerin mağdur edildiğine vurgu yapılmaktadır:
… XI. yüzyılda Ermenistan’ın üzerine düşen felaketlerin Katolikosluk tahtı için de trajik sonuçları vardı. Siyasi açıdan güvensiz duruma itilen Ermeni patrikleri, sürekli olarak bir yerden bir yere dolaşıyordu ve devamlı bir ikamet yerleri yoktu. Bu nedenle Ermeni kilisesinin ruhani lideri Küçük Asya’nın çeşitli şehirlerinde, sonunda Kilikya’ya yerleşene kadar, vatanından uzak yaşıyordu …
(7. Sınıf, 2009, s.126)
Tarih ders kitaplarında Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar Türklere dair bilgilere geniş yer verilen bir diğer konu başlığı ise “Ermenistan’da Moğolların Görünmesi” (մոնղոլների հայտնվելը Յայաստանում – Monğolneri Haytnvelı Hayastanum) olmuştur. 1206–1294 tarihleri arasındaki dönemin ele alındığı bu bölümde Moğollardan şöyle bahsedilmiştir:
… Tatar ismiyle de bilinen Moğol kabileleri çok eski zamanlardan beri Sibirya ve Çin’in geniş bozkırlarında yaşardı. XIII. yüzyılın başlarında göçebe kabileler Cengiz Han tarafından tek bir devlet altında birleştirilmişti. Onun önderliğindeki Moğol kabileleri saldırıya geçmiş ve kısa sürede büyük topraklar ele geçirmişti. Komşu ülkeleri işgal edip, nüfusu yok ederek her yeri tahrip ediyorlardı. Tarihçiler Moğolların kötülüklerine dair dehşet ve korku hatırlıyordu …
(7. Sınıf, 2009, s.133).
Tarih ders kitaplarında Moğollar döneminin Selçuklulara oranla daha geniş yer tuttuğu görülmektedir. Moğolların Ermenistan’ı tahribata uğrattığı, talan ettiği gibi nitelemelerin yanı sıra Ermenilerin Moğollara karşı mücadele ettiği de vurgulanmaktadır. 1249’da başlayan bu mücadelede Gürcülerin Ermenilerle işbirliği yaptığı ve mücadelenin 1259 yılına kadar sürdüğü kaydedilmiştir. Bu bölümde de Moğollar için “düşman, yabancı, talan eden, yok eden, yağmalayan” gibi terimleri kullanılmıştır (7. Sınıf, 2009, s.135, 136, 137).
Sonuç olarak 7.Sınıf Ermeni tarih ders kitabında Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar olan süreçte Selçukluların bölgeye gelmesiyle birlikte daha önce Roma, Bizans ve Arap egemenlikleri altında yaşamış olan Ermenilerin bu kez Selçuklularla birtakım mücadeleler yaşadıkları vurgulanmaktadır. Ders kitaplarında ilkçağ anlatılarından farklı olarak Selçuklu dönemi Türk imgesinin çoğunlukla olumsuz olduğunu ve Ermeni kahramanlık stereotipinden ziyade mağduriyet stereotipini beslediği görülmektedir.
Klasik dönemde Osmanlı-Ermeni ilişkilerinin ders kitaplarındaki yansımalarına bakıldığında ise Ermenilerin Osmanlı [5] yönetimine karşı yürüttükleri ayaklanmaların “bağımsızlık savaşları” şeklinde nitelendirildiği görülmektedir. Bu bağımsızlık savaşları arasında, on yedinci yüzyılın ortalarındaki Girit Savaşı’na özel bir anlam yüklendiğini söylemek mümkündür. Sekizinci sınıf tarih ders kitabında “Girit Savaşı ve Türk Vatandaşı Halkların Özgürlük Mücadelesindeki Aktiviteleri”(Կրետեի պատերազմը և թուրքահպատակ ժողովուրդների ազատագրական պայքարի աշխուժացումը – Kretei paterazmı yev Turk’ahpatak Joğovrdneri azatagrakan payk’ari aşkhujatsumı) başlığıyla verilen bu bölümde Ermenilerin Osmanlı idaresine karşı diğer devletler ile işbirliği yaptıkları hususu açık bir biçimde ortaya konmaktadır. Bu çerçevede ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu ile Venedik arasında başlayan savaşın Ermeni toplumunu umutlandırdığı vurgulanmıştır (8. Sınıf, 2007, s.7). Buna göre, Ermeniler Venediklileri destekleyerek, Osmanlı İmparatorluğu’nun bu savaştan yenik ayrılmasını sağlamaya çalışmışlardır. Tarih ders kitaplarında Ermenilerin Osmanlı yönetimine karşı mücadele etmeye hazır olduklarına dair Papaya ve Venedik’e mektuplar yazdığına da yer verilmiştir (8.Sınıf, 2007, s.7).
Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Avrupalı müttefiklerle birlikte yürüttüğü mücadelenin Ermeni burjuvazisi tarafından desteklendiği ve Ermenilerin müttefiklerine verdikleri teminatlar da ders kitaplarında yer almıştır (8. Sınıf, 2007, s.7).
Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yürütülen faaliyetlerde sadece Ermeni halkı, siyasetçileri ve tüccarları değil, din adamlarının da önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Ders kitaplarında da bu konuya geniş yer verilerek din adamlarının bu mücadeleyi geniş alana yaymaya çalıştığı da yer almıştır (8. Sınıf, 2007, s.8).
Batılı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’yla ilişkilerinde önemli bir nokta da Ermenilerin yaratmaya çalıştığı imaj olmuştur. Nitekim ders kitaplarında Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu hakkında olumsuz bir imaj yaratarak Batılı devletleri İmparatorluğa karşı birlikte hareket etmek için ikna etmeye çalıştığı net bir biçimde ifade edilmiştir (8. Sınıf, 2007, s.8). Bu diplomatik mücadelenin sonucunda Ermeniler ile Batılı devletler arasında ciddi bir işbirliğine gidildiği konusunda ders kitaplarında verilen bilgiler dikkat çekicidir (8. Sınıf, 2007, s.8).
Klasik döneme dair tarih ders kitaplarında Ermenilerin Osmanlı yönetimine karşı verdiği bir diğer mücadele de “Artsakh’da Hareketin Genişlemesi (Շարժման ծավալումը Արցախում – Şarjman Tzavalumı Artsakhum) başlıklı bölüm altında verilmiştir. On sekizinci yüzyılda Karabağ üzerinde yaşanan bu mücadele Ermeni tarihinde “en kalıcı ve en örgütlü direniş” olarak kaydedilmiştir (11. Sınıf, 2010, s.12).
Artsakh mücadelesi Ermenilerin İran ve Rusya gibi ülkelerden yardım istemesi ve bu konuda gördükleri desteğin anlaşılması açısından da önemlidir. Nitekim Ermenilerin Türklerle giriştikleri mücadelelerde üçüncü ülkelerin savaşlara taraf olmasıyla Ermenilerin umutlanmaları sıkça işlenen bir tema olmuştur (11. Sınıf, 2010, s.13).
Klasik döneme dair Ermeni tarihinde Osmanlı idaresine karşı verilen bir diğer önemli savaş ise Halidzor Kalesi kuşatması olmuştur. Nitekim ders kitaplarında bu konuya diğerlerine oranla daha geniş yer verildiği görülmektedir. Halidzor Kalesi kuşatması İran’ın söz konusu dönemde Ermenilere verdiği silah desteğini de ortaya koyması bakımından önemlidir (11. Sınıf, 2010, s.14-15). Halidzor Kalesi kuşatması sırasında kalenin Ermeni komutanları tarafından askerlere yöneltilen komutlar oldukça dikkat çekicidir. Buna göre Mkhitar ve Ter-Avetis adlı Ermeni komutanlarının askerlerine seslenişlerinde Türk için “ecel” sözcüğünün kullanıldığı görülmektedir (11. Sınıf, 2010, s.14-15).
Ermenilerin Osmanlı/Türk ordularına karşı mücadelede üçüncü devletlerden yardım talep ettiği ve çoğunlukla da bu yardımları aldığına daha önce de değinilmişti. Bu konu on birinci sınıf ders kitaplarında da tekrar edilmektedir (11. Sınıf, 2010, s.16).
Ermeni tarih ders kitaplarında klasik döneme dair sunulan anlatılardan hareketle özellikle İran ve Ermeni halkları arasında Türklere karşı tarihi bir işbirliğinin mevcut olduğu söylenebilir. Farklı dinlere mensup olmalarına rağmen iki toplum arasındaki işbirliğinin vurgulandığı tarih ders kitaplarında net bir biçimde görülmektedir (11. Sınıf, 2010, s.16). Ders kitaplarında Ermenilerin İran ve diğer devletlere verdiği desteklerin çoğu zaman başarılı sonuçlar elde edilmesini sağladığı vurgulanmıştır. Örneğin İran ordusuna sağlanan destek sayesinde İran’ın Güney Kafkasya’da hâkimiyeti ele geçirdiğine de yer verildiği görülmektedir (11. Sınıf, 2010, s.17).
Türklere karşı mücadelede İran ve Rusya’nın yanı sıra yardım istenen bir diğer devlet de Gürcistan olmuştur. On sekizinci yüzyılın ortalarında Osmanlılara karşı Gürcistan ile ittifak arayışından ve Ermenilerin bu dönemde yaşamış en önemli devlet adamı ve diplomatlarından biri olan Hovsep Emin’in bu ittifakı gerçekleştirme çabalarından bahsedilmiştir (11. Sınıf, 2010, s.19).
Tarih ders kitaplarındaki anlatılar on sekizinci yüzyıla gelindiğinde bu kez amiralar etrafında şekillenmeye başlamıştır. On sekizinci yüzyılda İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin eskiye oranla istikrara kavuştuğunu belirten Bournoutian (2005, s.190), bu istikrarın bir tesadüf olmadığını, “amiralar” olarak bilinen İstanbul Ermenilerinin zengin ve müreffeh tabakasının ortaya çıkmasıyla gerçekleştiğini belirtir. Yazara göre amiralar Osmanlı idaresinin üst düzey yöneticilerine kredi açarak güçlenmişlerdir; hatta bazı varlıklı amiralar bizzat Sultan’a bile borç vererek sarayda büyük bir etkiye sahip olmuşlardır.
Ermenistan tarih ders kitaplarında genel olarak Osmanlılar ve Ermenilerin bir arada yaşamaları göz ardı edilerek Ermenilerin bugünkü Ermenistan’ın kurulduğu coğrafyada Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki rakiplerine nasıl destek verdiklerine yer verildiği görülmektedir. Bu anlamda Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflaması temasının Ermeni özgürlük mücadelesi için önemli olduğu mesajının verilmeye çalışıldığı gözlenmektedir (8. Sınıf, 2007, s.7).
Tarih ders kitaplarında genel olarak Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Ermenistan’ın özgürlüğü için Avrupalı ülkelerin daima Ermenistan’ın yanında yer almaya hazır olduğu yönünde bir algının hâkim olduğu söylenebilir (8. Sınıf, 2007, s.7). Bilindiği gibi Ermeni sorunu ele alınırken genelde sorunun Doğu Sorunu’nun ortaya çıkışına bağlandığı ve Batılı devletlerin konuya dâhil olmaları ile sorunun büyüyüp uluslararası bir hal aldığına işaret edilir (Uras, s.174-175, 180-196, Şimşir, 2005, s.47-59). Tam da bu noktada, Ermeni ders kitaplarında Ermenilerin nasıl Batılı devletleri soruna dâhil ettiklerine dair önemli ipuçlarının olduğu söylenebilir. Ders kitaplarında Ermeni toplumunun kurtuluş çarelerini Batılı devletlerde aradıkları ve bu beklentinin de çoğu zaman boşa çıktığı temasına da vurgu yapılmaktadır. Örneğin Ermeni politikacıların Avrupa ülkelerini Osmanlı İmparatorluğu’na karşı mücadelelerine dâhil etmeye çalıştıkları ele alınmıştır (11. Sınıf, 2010, s.6).
Tarih ders kitaplarında, Ermeni yazarların Türklerin sadece Ermenilerle olan savaş, barış ve müzakerelerini değil, aynı zamanda diğer ülkelerle olan ilişkilerini de ele aldıkları görülmektedir. Bu ülkeler arasında gerek coğrafi konumu, gerekse Ermenistan’la olan ilişkilerinden hareketle İran’ın ilk sırada yer aldığı görülmektedir. On birinci sınıf tarih ders kitabında “Türk Askerlerinin İstilası”, (Թուրքական Զորքերի Ներխուժումը – Turkakan Zorkeri Nerkhujumı) başlıklı bölümde İran’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamasından duyduğu memnuniyet ifade edilmiştir (11. Sınıf, 2010, s.10).
On dokuzuncu yüzyıl öncesi Türk/Osmanlı imgeleri ile on dokuzuncu yüzyıl Türk/Osmanlı imgeleri arasında çok fazla farklılığın olmadığı söylenebilir. Bu çerçevede on birinci sınıf tarih ders kitabında özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik döneminde Türk-Ermeni ilişkilerine ait pasajlarda Türk imgesinin “istilacı, işgalci, baskıncı, saldırgan” gibi sıfatlarla bir arada kullanıldığı görülmektedir (11. Sınıf, 2010, s.12).
Ermeni tarih ders kitaplarında Türk askerleri için kullanılan imgelere karşılık Ermeni askerleri için “savaşçı” ve “kahraman” imgesinin ön plana çıkarıldığı ve bu kahramanlığın Türklerle mücadeleye dâhil olan üçüncü ülkeler tarafından da takdir edildiği görülmektedir (11. Sınıf, 2010, s.12).
Ermeni tarih ders kitaplarında Türklerle yapılan savaşlarda Ermeniler için kullanılan imgelerin genel olarak Türkler için kullanılan imgelerin tam tersi içerikte olduğu görülmektedir. Bu çerçevede “Erivan’ın Kahramanca Savunması” (Երևանի Հերոսական Պաշտպանությունը – Yerevani Herosakan Paştpanutyunı) başlıklı bölümde konunun başlığında bile verilen mücadele için kullanılan հերոսական (herosakan), yani “kahramanlık” kelimesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Kahramanlık imgesi bu bölümde daha da detaylandırılarak, bu kez Türkler ve Türk ordusu için doğrudan “düşman” kelimesinin kullanıldığı görülmektedir (11. Sınıf, 2010, s.12).
Sonuç olarak Ermeni tarih ders kitaplarında klasik döneme bakıldığında daha ziyade Ermeni “kahramanlık” stereotipinin ön planda olduğu görülmektedir. Bu döneme dair Türk/Osmanlı için kullanılan nitelemelerde “düşman, işgal eden, talan eden, kuşatan, boyunduruk altına alan, istila eden, baskıcı, saldıran, katleden, abluka altına alan, diktatör, sayıca çok olmasına rağmen başarısız, orantısız güce sahip, engeller koyan, göç ettiren, despot, tecavüz eden, zorba” vb. imgeler kullanılmıştır. Buna karşın Ermeniler için ise “kahraman, azimli, olağanüstü güçlü, dindar, sayıca az olmasına rağmen güçlü, dayanıklı, silahla bastırılması mümkün olmayan, özgürlüğüne düşkün, haklarını ve topraklarını korumak için silaha sarılan” vb. imgelerin kullanıldığı görülmektedir. Genel olarak anılan sözcüklerden de anlaşılacağı üzere bu döneme dair ders kitaplarında olumsuz ve mağdur eden bir Türk/Osmanlı imgesine karşılık mağdur edilen ve pozitif bir Ermeni imgesi yer aldığını söylemek mümkündür.
[1] Ortaçağda Türk-Ermeni ilişkilerinin ele alındığı kaynaklar arasında A. E. Redgate’in Ermeniler (The Armenians) adlı kitabıyla, Razmik Panossian’ın Ermeniler: Krallar ve Rahiplerden Tüccarlar ve Komiserlere (The Armenians: From Kings and Priests to Merchants and Commissars) başlıklı kitapları dikkate değer çalışmalardır. Ermenilerin etnik olarak hangi kökene dayandıklarından başlayarak günümüze kadar Ermeni tarihinin kapsamlı bir şekilde ele alındığı Redgate’in çalışmasında ortaçağda Ermeni dini ve siyasi yapılarına dair detaylı bilgiler bulunmaktadır. Redgate (1998, s.228-230) Türklerin Ermenilerin yaşadığı bölgeye gelmesiyle Ermeniler için her şeyin değiştiğini kaydeder. İlkçağ ve ortaçağdaki coğrafi pozisyonlarına ve Asur, Urartu, Pers, Arap ve Türkler gibi Doğulu toplumlarla yoğun ilişkilerine rağmen Ermenilerin Avrupalılığına işaret eder. Bunun Ermenilerin sadece etnik ve dilsel anlamda Hint-Avrupa sistemine dâhil olmalarıyla değil aynı zamanda Batı medeniyetine ve Hıristiyanlığa katkılarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu kaydeder.
[2] Panossian (2006, s.60-61) ise Bizans İmparatorluğu’nun Ermenistan’ı ele geçirmesinden yirmi yıl sonra Selçukluların 1064’te Ani’yi, 1065’te ise Kars’ı işgal ettiğini ve böylece ortaçağda Türkler ile Ermeniler arasındaki ilk düzenli karşılaşmanın istila yoluyla gerçekleştiğini ileri sürer.
[3] Geç ortaçağ döneminde Türk-Ermeni ilişkilerine dair bilgiler içeren bir diğer çalışma ise Dickran Kouymjian’ın Kilikya Krallığı’nın Yıkılışından (1375) Şah Abbas Dönemindeki Zorunlu Göç’e (1604) Kadar Ermenistan (Armenia from the Fall of the Cilician Kingdom (1375) to the Forced Emigration under Shah Abbas (1604)) başlıklı çalışmasıdır. Kouynjian (2004, s.2) onuncu yüzyıldan yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar Ermenistan’ın kaderinin, hepsi Oğuz Türk dil grubunun mensubu olan Selçuklu, Türkmen, Osmanlı, Safevi, ya da Azeriler, diğer bir deyişle Orta Asya’dan gelen Türk “işgalcilerle” bağlantılı olduğunu kaydeder. Kouynjian’a göre on üçüncü yüzyıla kadar Ermeniler hemen hemen hiçbir savaşta yer almamış olmalarına rağmen hiç barış yüzü de görmemişlerdir.
[4] Selçuklu döneminde Türk-Ermeni ilişkileri çerçevesinde atıfta bulunulan Basen bölgesi geçmişte Ararat eyaletinin en geniş kısmına verilen isimdir. Basen bölgesi, Yukarı ve Aşağı Basen olmak üzere iki kısma bölünmüş olup, Yukarı Basen, Kars topraklarıyla sınır oluşturmakta, batıda ise Erzurum’a kadar uzanmaktaydı ayrıca Basen bölgesi Ermenistan’ın en verimli toprakları olarak da gösterilmektedir (Uras, 1987, s.19-20, Attar, 2007, s.297). Vaspurakan ise Ararat’tan sonra Ermenilerin yerleşik olarak bulundukları ikinci en büyük toprakları kapsamaktadır. “Büyük Ermenistan’ın” en büyük bölgesi olarak gösterilen Vaspurakan, Van Gölü çevresinin büyük bir kısmını da içine alan bir eyaletti (Uras, 1987, s.19-20, Attar, 2007, s.298).
[5] İstanbul’un fethi ve ardından İstanbul’da bir Ermeni Patrikliği kurularak Osmanlı Ermenilerinin bu Patrikliğin dini idaresine bırakılması, Ermeni Katolikosluğu’nun geleneksel merkezi olan Eçmiadzin ile İstanbul Patrikliği arasında bir yetki sorunu ortaya çıkarmıştır. On altıncı yüzyılın ilk çeyreğine kadar Eçmiadzin’in Osmanlı İmparatorluğu sınırları dışında, komşu düşman topraklarında olduğunu kaydeden Bournoutian (2005, s.187), Fatih Sultan Mehmet’in bu yüzden İstanbul Ermeni Patriği’ni bu şehrin ve çevresindeki Ermenilerin lideri olarak tanıdığını belirtir. İran’ın sınırları dâhilindeki Ermeni ruhban sınıfına karşı toleranslı davranması nedeniyle, Fatih Sultan Mehmet’i takip eden Osmanlı sultanları, Safevi İmparatorluğu sınırları dâhilindeki Eçmiadzin’in Osmanlı Ermenileri üzerindeki etkisinden korkmuşlar; bu nedenle Doğu Anadolu’da yaptıkları fetihlerin ardından bölgedeki Ermenilerin önemli bir kısmını İstanbul’a getirterek onları İstanbul Patrikliği’ne bağlamışlardır (Bournoutian, 2005, s.187).
Osmanlı yönetimi bir taraftan Ermenilerin İmparatorluğa sadakatini sağlamaya çalışırken, diğer taraftan Eçmiadzin’in etkisini asgari düzeye indirmeyi amaçlamışlardır. Bu nedenle on altıncı yüzyılın ortalarına doğru Erzurum gibi yeni fethedilen ve Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde de Eçmiadzin’den ve İstanbul’dan bağımsız piskoposluklar kurdurmuşlardır. Bournoutian (2005, s.187-188), bu nedenle İstanbul Ermeni Patrikliği’nin başlangıçta Osmanlı İmparatorluğu’ndaki tüm Ermeniler üzerinde yetkisi olmadığını ifade eder. Bu dönemde Osmanlı Ermenileri farklı kiliselerin dini yetkilerini benimsemişlerdir. On sekizinci yüzyılın sonlarına kadar Sis Katolikosluğu Kilikya Ermenileri üzerinde Akhtamar Kilisesi Van ve çevresindeki Ermeniler üzerinde, Kudüs Patrikhanesi ise Arap topraklarındaki Ermeniler üzerinde yetki sahibidir.
Attar, Aygün, “Ermeni Kimliği’nin Anatomisi”, Akademik İncelemeler, 2007, Cilt 2, No 1, 2007, s.291-308.
Bournoutian, George A., A Concise History of the Armenian People, Costa Mesa, Mazda Publishers, 2002.
Ա. Մելքոնյան, Պ. Չոբանյան, Ա. Սիմոնյան, Ա. Նազարյան, Վ. Բարխուդարյան, է. Գևորգյան, է. Խաչատրյան, Հայոց Պատմություն: 11- րդ Դասարան Դասագիրք, Երեվան, Զանգակ, 2010. (A. Melk’onyan P. Çobanyan, A. Simonyan, A. Nazaryan, V. Barkhudaryan, E. Gevorgyan, E. Khaçatryan, Hayots Patmut’yun: 11-rd Dasaran Dasagirk’, Yerevan, Zangak, 2010 – A. Melk’onyan P. Çobanyan, A. Simonyan, A. Nazaryan, V. Barkhudaryan, E. Gevorgyan, E. Khaçatryan, Ermeni Tarihi: 11. Sınıf Ders Kitabı, Erivan, Zangak Yayınevi, 2010).
Պ. Չոբանյան, վ. Բարխուդարյան, Ա. Խառատյան, Է. Կոստանդյան, Ռ. Գասպարյան, Դ.Մուրադյան, Ռ. Սահակյան Ա. Հակոբյան, Հայոց Պատմություն: 8- րդ Դասարան Դասագիրք, Երևան, Մակմիլան, 2007. (P. Çobanyan, V. Barkhudaryan, A. Khar’atyan, E. Kostandyan, R’. Gasparyan, D. Muradyan, R’. Sahakyan, A. Hakobyan, Hayots Patmutyun: 8-rd Dasaran Dasagirk’, Yerevan, Makmilan, 2007 – P. Çobanyan, V. Barkhudaryan, A. Khar’atyan, E. Kostandyan, R’. Gasparyan, D. Muradyan, R’. Sahakyan, A. Hakobyan, Ermeni Tarihi: Ortaöğretim 8.Sınıf Ders Kitabı, Erivan, Makmilan Yayınevi, 2007).
Հարությունյան, Վլ. Բարխուդարյան, Հ. Մարգարյան, Ի. Ղարիբյան, Պ. Հովհաննիսյան, Գ. Հարությունյան, Գ. Գրիգորյան, Պ. Չոբանյան, Հայոց Պատմություն: Հանրակրթական Դպրոցի 7-րդ Դասարանի Դասագիրք, Արմենիա, Մակմիլան, 2009. (B. Harut’yunyan, Vl. Barkhudaryan, H. Margaryan, İ.Ğaribyan, P. Hovhannisyan, G. Harut’yunyan, G. Grigoryan, P. Çobanyan, Hayots Patmut’yun: Hanrakrt’akan Dprotsi 7-rd Dasarani Dasagirk’, Armenia, Makmilan, 2009 – B. Harut’yunyan, Vl. Barkhudaryan, H. Margaryan, İ.Ğaribyan, P. Hovhannisyan, G. Harut’yunyan, G. Grigoryan, P. Çobanyan, Ermeni Tarihi: Ortaöğretim 7. Sınıf Ders Kitabı, Ermenistan, Makmilan Yayınevi, 2009).
Redgate, Anne Elizabeth, The Armenians, Oxford, Blackwell Publishers, 1998.
Kouymjian, Dickran, “Armenia from the Fall of the Cilician Kingdom (1375) to the Forced Emigration under Shah Abbas (1604)”, The Armenian People from Ancient to Modern Times, (Der.) Richard Hovannisian, New York, St. Martin Press, 1997, Cilt 2, s.1-57.
Murat Yıldırım, Lise Tarih ve Cumhuriyet Tarih Ders Kitaplarında Türk-Ermeni İlişkileri (1930- 2000), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale, 2007.
Panossian, Razmik, The Armenians: From Kings and Priests to Merchants and Commissars, New York, Columbia University Press, 2006.
Turan, Osman, Selc̣uklular Tarihi ve Türk-Islām Medeniyeti, İstanbul, İstanbul Matbaası, 1969.
Uras, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul, Belge Yayınları, 1987.
Şimşir, Bilal, Ermeni Meselesi 1774-2005, İstanbul, Bilgi Yayınları, 2005.[:en]
Attar, Aygün, “Ermeni Kimliği’nin Anatomisi”, Akademik İncelemeler, 2007, Cilt 2, No 1, 2007, s.291-308.
Bournoutian, George A., A Concise History of the Armenian People, Costa Mesa, Mazda Publishers, 2002.
Ա. Մելքոնյան, Պ. Չոբանյան, Ա. Սիմոնյան, Ա. Նազարյան, Վ. Բարխուդարյան, է. Գևորգյան, է. Խաչատրյան, Հայոց Պատմություն: 11- րդ Դասարան Դասագիրք, Երեվան, Զանգակ, 2010. (A. Melk’onyan P. Çobanyan, A. Simonyan, A. Nazaryan, V. Barkhudaryan, E. Gevorgyan, E. Khaçatryan, Hayots Patmut’yun: 11-rd Dasaran Dasagirk’, Yerevan, Zangak, 2010 – A. Melk’onyan P. Çobanyan, A. Simonyan, A. Nazaryan, V. Barkhudaryan, E. Gevorgyan, E. Khaçatryan, Ermeni Tarihi: 11. Sınıf Ders Kitabı, Erivan, Zangak Yayınevi, 2010).
Պ. Չոբանյան, վ. Բարխուդարյան, Ա. Խառատյան, Է. Կոստանդյան, Ռ. Գասպարյան, Դ.Մուրադյան, Ռ. Սահակյան Ա. Հակոբյան, Հայոց Պատմություն: 8- րդ Դասարան Դասագիրք, Երևան, Մակմիլան, 2007. (P. Çobanyan, V. Barkhudaryan, A. Khar’atyan, E. Kostandyan, R’. Gasparyan, D. Muradyan, R’. Sahakyan, A. Hakobyan, Hayots Patmutyun: 8-rd Dasaran Dasagirk’, Yerevan, Makmilan, 2007 – P. Çobanyan, V. Barkhudaryan, A. Khar’atyan, E. Kostandyan, R’. Gasparyan, D. Muradyan, R’. Sahakyan, A. Hakobyan, Ermeni Tarihi: Ortaöğretim 8.Sınıf Ders Kitabı, Erivan, Makmilan Yayınevi, 2007).
Հարությունյան, Վլ. Բարխուդարյան, Հ. Մարգարյան, Ի. Ղարիբյան, Պ. Հովհաննիսյան, Գ. Հարությունյան, Գ. Գրիգորյան, Պ. Չոբանյան, Հայոց Պատմություն: Հանրակրթական Դպրոցի 7-րդ Դասարանի Դասագիրք, Արմենիա, Մակմիլան, 2009. (B. Harut’yunyan, Vl. Barkhudaryan, H. Margaryan, İ.Ğaribyan, P. Hovhannisyan, G. Harut’yunyan, G. Grigoryan, P. Çobanyan, Hayots Patmut’yun: Hanrakrt’akan Dprotsi 7-rd Dasarani Dasagirk’, Armenia, Makmilan, 2009 – B. Harut’yunyan, Vl. Barkhudaryan, H. Margaryan, İ.Ğaribyan, P. Hovhannisyan, G. Harut’yunyan, G. Grigoryan, P. Çobanyan, Ermeni Tarihi: Ortaöğretim 7. Sınıf Ders Kitabı, Ermenistan, Makmilan Yayınevi, 2009).
Redgate, Anne Elizabeth, The Armenians, Oxford, Blackwell Publishers, 1998.
Kouymjian, Dickran, “Armenia from the Fall of the Cilician Kingdom (1375) to the Forced Emigration under Shah Abbas (1604)”, The Armenian People from Ancient to Modern Times, (Der.) Richard Hovannisian, New York, St. Martin Press, 1997, Cilt 2, s.1-57.
Murat Yıldırım, Lise Tarih ve Cumhuriyet Tarih Ders Kitaplarında Türk-Ermeni İlişkileri (1930- 2000), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale, 2007.
Panossian, Razmik, The Armenians: From Kings and Priests to Merchants and Commissars, New York, Columbia University Press, 2006.
Turan, Osman, Selc̣uklular Tarihi ve Türk-Islām Medeniyeti, İstanbul, İstanbul Matbaası, 1969.
Uras, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul, Belge Yayınları, 1987.
Şimşir, Bilal, Ermeni Meselesi 1774-2005, İstanbul, Bilgi Yayınları, 2005.