Yaklaşık 1000 yıldır birlikte yaşayan Türkler ve Ermenilerin ilişkileri, tamamen isyan ihanet, tehcir ve düşmanlık üzerine kurulmamış hatta, bilinenin aksine Ermeniler, Greklerden kurtuldukları için Türkleri kurtarıcı olarak görmüşlerdir. Osmanlı Devleti’nde Ermeniler, “millet sistemi” çerçevesinde yönetilmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Türk Ermeni ilişkileri, farklı bir boyut kazanmıştır. Cumhuriyet, “ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” olarak “üniter” bir devlet anlayışı kurmuş ve farklı yönetim bölgelerinin yerine her Türk vatandaşının eşitliği prensibini hâkim kılmaya çalışmıştır. Bu dönem Türk Ermeni ilişkileri değerlendirilirken bu persfektif üzerinde ele almak gerekmektedir.
1920 sonlarında Kâzım Karabekir Paşa’nın Doğu Harekâtı başarıya ulaşmış, bu da Ermeniler konusunda İtilâf Devletleri’nin beklentilerini alt üst etmiştir. Ermeniler, I. Dünya Savaşı’nda Ruslarla, Millî Mücadele yıllarında Fransızlarla Güney Cephesinde Türklere karşı savaşmışlardır. Böylece tehcir öncesinde ve sonrasında Türklere karşı savaşan taraflardan biri olmuşlardır. İtilaf Devletleri ile birlikte Osmanlıya karşı savaşmış olmaları Lozan’da Ermeniler’in dayandığı en önemli nokta olmuştur.
Uluslarası bağlamda bu talepler Ermenilerce dile getirilirken, “Türkiye Ermenileri” ise T.B.M.M Hükümeti ve Mustafa Kemal Paşa ile iyi ilişkiler kurmaya özen göstermişlerdir. İlişkileri sürdürmek için “Türk-Ermeni Teali Cemiyeti” adında bir cemiyet kurmuşlardır. Cemiyetin amacı nizamnamesinde; Türk ve Ermeni halkları arasındaki samimiyet ve dostluğu tesis etmek, TBMM’ye bağlı hakiki Türk Ermenileri yetiştirmek olarak belirtilmiştir.
Lozan görüşmeleri sonrasında “Türkiye Ermenileri” sonuçtan memnun olmalıdırlar ki, Anlaşmadan sonra ülkeye dönen İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti, Ermeni cemaati temsilcileri tarafından Çatalca’da karşılanmıştır. Ermeni temsilciler arasında Türkiye Ermenileri Patrik Kaymakamı Başpiskopos Kevork Arslanyan ve Cismani Meclis Başkanı Harutyun Mostiçyan da hazır bulunmuştur. Delegasyon, Ermeni cemaatinin sevinç ve sadakatlerini belirttikten sonra bu büyük başarıyı kutlamıştır.
Yukarıda bahsedildiği üzere Ermeniler genel hatlarıyla ilişkileri iyi tutmaya gayret gösterirken bazı guruplar geçmişten gelen alışkanlıklarından vazgeçememişlerdir. Bunun bir örneği 1922’de yaşandı. Ermeni Patrikhanesi tarafından 1922’de İstanbul’da bastırılan “Les Atrocites Kemalistes” “Kemalist Mezalim” isimli kitapta Atatürk ve Ankara Hükümeti hakkında ağır ithamlarda bulunur.
Türkiye dışından bazı Ermeniler de Atatürk’e yapılmak istenen suikast girişimlerinin içinde yer almıştır. 1924-1927 yılları arasında Mustafa Kemal Paşa’ya altı suikast girişimi hazırlanmıştır. Eldeki bilgilere göre 1924 yılında, Atatürk’e karşı Ermenilerce yapılması planlanan ilk suikast girişiminin elebaşı Artin Karabet’tir. 1925 yılında yine ele başı Manok Manokyan olan 3 kişilik çete, Atatürk’e suikast planı yaparken polis tarafından çökertilmiştir. Manokyan yapılan muhakemelerden sonra İstiklâl Mahkemesinin 5 Mayıs 1925 tarihli kararı ile idamla cezalandırılmıştır.
Ülkesine bağlı dürüst yurttaşlarla, kökü dışarıda bulunan çeteci Ermeniler o dönemde birbirinden ayrışmıştır. Bu yüzden suikast söylentilerine, Türkiye’deki Ermeniler büyük tepki göstermişlerdir. 21 Ekim1935 tarihinde Suriye’den Atatürk’e suikast yapmak isteyen kişiler yakalanınca, Ermeniler büyük tepki göstermiştir. Bu süreçte Ermeni yurttaşlarımız yaptıkları dinî törenlerle, dualarla Atatürk’e uzun ömürler dilemişlerdir. En büyük merasimi Patrik Kaymakamı Kevork Aslanyan yapmıştır. Kilisenin karşısında kurbanlar kesilmiş Atatürk’e uzun ömürler dileyen dualar okunmuştur.
Cumhuriyet döneminde, Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında bulunup ona hizmet eden Ermeniler de olmuştur. Bunlardan biri Türk diline hizmetleri olan Agop Martayan Dilaçar’dır. Dilaçar, I. Türk Dil Kurultayından sonra Ankara’da kalıp Türk Dil Kurumu yönetiminde görev yapması önerilmiş daha sonra Türk Dil Kurumu başuzmanlığına getirilmiştir.
Cumhuriyetin uyguladığı eşitlik politikalarının samimiyetine inanan azınlıklar, Lozan’la kendilerine verilen ayrıcalıklardan feragat etmişlerdir. Lozan’ın ilgili maddelerinde verilen haklardan ilk feragat edenler Yahudi cemaati olmuştur. Azınlık haklarından feragat etme kararı ikinci olarak Ermenilerden gelmiştir.
Ermeniler, Türkiye’de sanat alanında ki çalışmalarını özgürce sürdürmüş ve iki toplum birbirine ilham kaynağı olmuşlardır. Bu etkileşimin bir tarafı da Türkler olmuştur. Böylece müzik, resim, mimarî, sahne sanatları ve edebiyatın her dalında Ermeni sanatçılar Türkiye sanat hayatına önemli katkılar sağlamıştır.
Bu şekilde gerek Osmanlı zamanından başlayarak cumhuriyete geçişte gerekse Cumhuriyet Türkiyesi’nde Türk müziğine katkıda bulunan Ermeni sanatçılar vardır. Bunlardan ilk akla gelenlerden bazıları şunlardır; Nikoğas Ağa, Astik Ağa, Kemani Tatyos Efendi, Udi Arşak Çömlekçiyan, Kemani Kirkor Çulhayan, Hanende Bimen Şen, Levon Hancıyan, Kemani Arzaki Terziyan, Udi Hırant Emre, Hanende Yeğyazar Garebetyan, Kanuni Artaki Candan, Kemani Nubar Tekyay (Çömlekçiyan), Udi Nevres (Orhon). Klasik müzik dalında da Edgar Manas, Piyanis Koharik Gazarosyan, Siryat Karamunuykan, Yaylı çalgılar Orkestrası şefi Harutyan Hanesyan, Devlet operasında Soprano Alis Manukyan, Tenorlar Agop Topuz, Bedros Kuyumcuyan, Kevork Boyacıyan, Garo Mafyan, Jrayr Arslanyan, Onno Tunç ve Hovannes Çekiçyan sayılabilirler.
Tiyatro alanında da Ermeniler’in Osmanlıdan Cumhuriyete geçişte Türk sahne sanatlarında faaliyet yürürttükleri görülmektedir. Bunlardan bazıları; Arusyag Bezirciyan, , Mardiros Mınakyan Efendi ve Mınakyan Tiyatrosu, Şiranuş Nigosya (=Mehrübe Kantarcıyan) Ermeniler Türkiye’de sanatın her alanında olduğu gibi resim, heykel, fotoğraf alanında da onlarca sanatçı faaliyetlerini özgürce yürütmüşlerdir.
Osmanlı son döneminde devlet sistemi içinde Ermeniler, nazırlık dahil her çeşit memurluk hizmetinde bulundukları gibi mecliste önemli sayıda milletvekili ile temsil edilmişlerdir. Gayrimüslim azınlıklar Cumhuriyet Türkiyesi’nde de gerek milletvekili olarak gerekse farklı görevlerde bulunmak sureti ile TBMM’de yer almışlardır.
Bu kişileri şöyle sıralayabiliriz;
Osmanlı Devleti’nde Ermenice pek çok gazete ve dergi yayınlanmıştır. Cumhuriyet döneminde de Ermenilerin basın-yayın hayatındaki etkinlikleri özgür bir şekilde devam etmiştir. Dâhiliye Vekaleti için 19.7.1932’de hazırlanan bir rapora göre: İstanbul’da bulunan özel matbaaların sahiplerinin %85’inin Ermeni, %5’inin Rum, %10’unun Türk olduğunu tespit etmiştir. Osmanlı döneminde yayımda olan Ermeni gazeteleri Cumhuriyet döneminde de yayın hayatına devam etmiştir.
Bazı Ermeni süreli yayınları şöyle sıralanabilir
Jamanak(g) (Zaman): II. Meşrutiyetin ilan edildiği 1908 yılının 28 Ekim günü yayınlanmaya başlanmış günlük bir gazetedir. Pazar günleri dışında her gün yayınlanmaktadır (BCA, 9.8.1946/86104/30.10.0.0/86.573.6)
Nor Marmara: 31 Ağustos 1940 yılından itibaren yayınlanmaya başlamıştır. Önceleri haftada 2 gün yayınlanan gazete kısa süre sonra, Pazar günleri ve bayram günleri dışında günlük çıkmaya başlamıştır.
Agos: Agos gazetesi Ermeni cemaatinin en yeni gazetesidir. 1996 yılının Nisan ayında Türkçe ve Ermenice olarak yayın hayatına başlamıştır. 12 sayfalık gazetenin 9 sayfası Türkçe 3 sayfası Ermenice olarak yayınlanmaktadır. Haftalık olarak yayınlanan gazete, Anadolu’dan gelen Ermenice bilmeyen cemaatin sosyal yaşamına dahil etmeyi amaçlamaktadır. Marmara ve Jamanag’a göre daha sol ve muhalif bir kimliğe sahiptir.
Kulis: 1946 yılında tiyatro sanatçısı Hagop Ayvaz tarafından 16 sayfalık ve haftalık olarak yayınlanmaya başlayan tiyatro, sanat ve edebiyat dergisidir. Türkiye’de yayınlanan en eski sanat dergisi olma özelliğini taşır. Son zamanlarında Nork Yayınevi tarafından ofset baskı sistemi ile 1996 yılına kadar basılmıştır. 1996 yılına kadar derginin binin üzerinde sayısı çıkarılmıştır. Dergide, ülkemizde yapılan ve aynı zamanda cemaati ilgilendiren resim, heykel, tiyatro, sinema ve müzik faaliyetleri hakkında haberler yer almaktadır.
Surp Pırgiç: Zeytinburnu ilçesinde bulunan Surp Pırgiç Ermeni hastanesinin aylık yayın organıdır. 1946’dan bu yana aralıklarla da olsa yayınını sürdürmüştür. Dergide hastaneyle ilgili konular ve tıbbî yazılar yer almaktadır. Ayrıca yıllık da yayınlayan dergi; son bir yıl içinde cemaati ilgilendiren önemli haberler, önemli kişilerin görüşleri, üniversiteyi bitirip iş hayatına atılan kişilerin isimleri ve adresleri yer alıyordu.
Şoğagat: “Işın Damlaları” anlamına gelmektedir. 1951’den itibaren yayınlanmaya başlayan aylık dînî ve edebî bir dergidir. Türkiye Ermeni Patrikliği’nin yayın organıdır. Önceleri yalnızca belirli günlerde özel sayılar çıkaran dergi 1991’de düzenli olarak yayınlanmaya başladı. Türkiye Ermenileri Patrikliği tarafından ayrıca Lraper (Haberci) adlı bir de kilise bülteni yayınlanmaktadır.
Jıbid(t): “Tebessüm” anlamına gelmektedir. 1965 yılında Şahnur Şahiner, Jozef Saboyan, Hayguni Hıdıryan, Agop Sivaslıyan, Astik Çavdar tarafından İstanbul’da kurulan Türk Ermeni Azınlık Okulları Öğretmenleri Yardımlaşma Vakfının yayınıdır. (Vahaboğlu, Ankara, 1990, s. 146.) 1992 yılında yayın hayatına atılmıştır. Üç ayda bir yayınlanmaktadır.
Hobina: Ermeni Okulu Getronagan Mektebi’nden Yetişenler Derneği’nin son iki yıldır 3 bazen 4 ayda bir yayınladığı dergidir. Gençler tarafından hazırlanmaktadır. 1948 yılından itibaren yayınlanmaya başlanan Hantes Mışaguyti (Dönemsel Kültür)’ün devamı niteliğindedir.
Nor San: 1948 yılında Panganlı Lisesi’nden Yetişenler Derneği tarafından yayınlanmaya başlayan “San” isimli derginin devamı olarak çıkmıştır. 1992 yılında “Nor San” ismini alarak tekrar yayın hayatına başlamıştır. 3 veya 4 ayda bir çıkabilen dergi düzenli olarak çıkamamış ve daha sonraki yıllarda kapanmıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Anadolu’da kalan Ermenilerin nüfusları konusunda tek istatistiki bilgi, 28 Ekim 1927 tarihli Türkiye nüfus sayımıdır ki o da Ermenileri bir etnik toplum olarak tespit edip kayıt altına almamıştır. Bu da Cumhuriyet dönemi Ermeni nüfusu konusunda bazı spekülasyonların doğmasına neden olmuştur. Bu sayıma göre Türkiye’nin nüfusu 13.648.000’dir. Bu sayım, adeta bir sivil seferberlik havasında yapılmış olmasına karşın, bazı endişelerden dolayı kimi kişiler sayılmaktan kaçınmıştır. Bu yüzden 1927 sayım sonuçlarında yaklaşık %7’lik yanlışlık oluşmuştur
Türkiye Ermenileri Cemaati’nin Aralık 1998’de yayınladığı kitapçıkta ise 1927 yılı sayımları referans gösterilerek İstanbul’da 52.576 kişi olmak üzere Anadolu şehirlerindekilerle birlikte Türkiye’de toplam 80.286 Ermeni’nin yaşadığın belirtilmektedir.
1935 sayımlarına gelindiğinde, Cumhuriyet dönemi nüfus sayımlarına göre “ana dil” sorusuna Ermenice cevabı verenlerin sayısı aşağıda verilmiştir:
Cumhuriyet Dönemi Nüfus Sayımlarında Ana Dili Ermenice Olanların Sayısı | |||||
Sayım Yılı | Ana Dil | 2.Dil | Toplam | Türkiye Nüfusu | %o (Binde) |
1927 | 67.745 | – | 67.745 | 13.629.488 | 4.97 |
1935 | 57.599 | 9.782 | 67.381 | 16.157.450 | 4.17 |
1945 | 47.728 | 12.354 | 60.082 | 18.790.174 | 3.18 |
1950 | 52.776 | 9.322 | 62.098 | 20.947.188 | 2.96 |
1955 | 56.235 | 6.084 | 62.319 | 24.064.763 | 2.59 |
1960 | 52.756 | 19.444 | 72.200 | 27.754.820 | 2.60 |
1965 | 33.094 | 22.260 | 55.354 | 31.391.421 | 1.76 |
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne devreden Ermeni okullarının sayılarında azalma görülmüştür. Bunun temel nedeni Ermeni nüfusunun her geçen gün azalması ve İstanbul’da belirli semtlerde topluca yaşayan Ermenilerin ikametgâh değiştirmeleridir . 1930’lara gelindiğinde İstanbul’da Rumların 43 ilk, 3 ortaokulları, 4 liseleri vardı, Ermenilerin 34 ilk, 1 ortaokulları, 3 liseleri vardı, Yahudilerin ise 6 ilkokulları ve 1 liseleri mevcuttu. Yılında yapılan bir istatistiğe göre İstanbul’da Ermeni ilkokulu 31 tane olup 4522 öğrenci vardı. 5 adet Ermeni lisesinde 1593 öğrenci bu liselerde okumaktaydı. 1993 yılı itibarıyla 5 (1’i Ermeni-Katolik) lise, 9 (1’i Ermeni-Katolik) ortaokul, 17 (4’ü Ermeni-Katolik) ilköğretim okulu, 16 (4’ü Ermeni-Katolik) anaokulu olmak üzere 47 Ermeni okulu mevcut idi. Bazı kaynaklarda 2003-2004 öğretim yılı itibarı ile hepsi İstanbul’da olmak üzere toplam okul sayısı 45 olarak belirtilmektedir. Ermeni okul sayısı belirlenirken, tek okul çatısı altındaki ana, ilköğretim ve lise kısımları ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Ermeni kaynakları ise tek isim altındaki okulları baz alarak hesaplamakta ve bu sayı 19 ila 20 olarak zikredilmektedir.
Günümüzde Ermeni okullarının ders programları devlet okulları ile aynıdır. Ermeni okullarında ilaveten Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı ders saatine eş değer Ermenice okutulmaktadır. Ermeni okulları, ana, ilköğretim ve lise kısımlarından oluşan, Millî Eğitim Bakanlığı’nın denetiminde hizmet veren, özel öğretim kurumları niteliğindedir Cumhuriyet döneminde Ermeni Patrikhane ve kiliseleri varlıklarını kesintisiz sürdürmektedirler. Karaköy’deki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi ve 1985’te Balıklı Ermeni Mezarlığı’ndaki Surp Sarkis Şapeli yeniden inşa edilmiştir.
Osmanlı döneminde olduğu gibi cumhuriyet döneminde de Ermeniler Patriklik seviyesinde temsil edilmişlerdir. Özellikle Ermeni cemaatinin din işlerini düzenlemek amacıyla faaliyetlerini yürüten Patrikler şöyle sıralanabilir : Zaven-Der Yağyayan (1913-1922), Kevork Arslanyan (Kaymakam) (1922-1927), Mesrob Naroyan (1927-1944), Kevork Arslanyan (ikinci kez, Kaymakam) (1944-1951), Karekin Hoçaduryan (1951-1961), Şnork Kalustyan (1961-1990), Karekin II. Kazancıyan (1990-1998), Mesrop II. Mutafyan 1998-…
75. Yılda Türkiye Ermenileri, Türkiye Ermenileri Cemaati 75. Yıl Tertip Heyeti, İstanbul, 1998.
Arslan, Ali (1996), “Rusların Güney Kafkasya’da Yayılmalarında Ermeni Eçmiyazin Katogisosluğu’nun Rolü”, Kafkas Araştırmaları II., İstanbul. s. 19-37
Büyükkarci, Süleyman (2003), İstanbul Ermeni Okulları. Konya: Yelken Yayınları.
Ceyhan, Kirkor (1999), Kapıyı Kimler Çalıyor. İstanbul: Belge Yayınları.
Dink, Hırant (2000, Ekim), “Türkiye Ermenileri’nin Nüfus Hali”. Tarih Ve Toplum. C.34, Sayı 202, s. 31-36
Dündar, Fuat (2000), Türkiye Nüfus Sayımlarında Azınlıklar. İstanbul: Çiviyazıları Yayınları.
Güler, Ali (1996), XX. Yüzyıl Başlarının Askeri Ve Stratejik Dengeleri İçinde Türkiye’deki Gayri Müslimler (Sosyo-Ekonomik Durum Analizi). Ankara: Genel Kurmay Başkanlığı Yayınları.
Hiçyilmaz, Ergün (1993), Beni Toprağıma Gömün -İstanbul, Azınlıkları-, İstanbul: Altın Kitaplar Yayınları.
Kılıç, Davut (2000), Osmanlı İdaresinde Ermeniler Arasındaki Dinî Ve Siyasî Mücadeleler, Ankara, Asam Yayınları.
Madat(yan), Aşot (1943), Sahnemizin Değerleri, İstanbul: A. B Neşriyat.
Mazıcı, Nurşen (1987), Belgelerle Uluslar Arası Rekabette Ermeni Sorununun Kökeni 1878-1918, İstanbul: Der Yayınları.
McCarthy, Justin (1998), Müslümanlar ve Azınlıklar-Osmanlı Anadolusunda Nüfus ve İmparatorluğun Sonu, (Çev. Bilge Umar), İstanbul: İnkılap Yayınları.
Öke, Mim Kemal (1991), Ermeni Sorunu 1914-1923, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları
Öztürk, Kâzım (1973), Türkiye Büyük Millet Meclisi Albümü 1920-1973, Ankara.
Pamukçiyan, Kevork (1981, Mayıs), “Atatürk’ü Ermeniler de Sevmişlerdi”, Tarih ve Medeniyet Mecmuası, Sayı 5, s. 84.
Seropyan, Vağarşag (1994), “Ermeni Basını”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. C. III-V. İstanbul: Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını.
Şimşir, Bilal N. (2000), Şehit Diplomatlarımız 1973-1994, 1. Kitap. Ankara: Bilgi Yayınları.
Tuğlacı, Pars (1991), İstanbul Ermeni Kiliseleri, İstanbul.
Tülbentçi, Ferudun Fazıl (1941), Cumhuriyetten Sonra Çıkan Gazete ve Mecmualar, Başvekalet Matbuat Umum Müdürlüğü, Ankara.
Türk-Ermeni Teali Cemiyeti Nizamname-i Esasiyesi-1341-1339, (1341), İstanbul: Cihan Beradler Matbaası.
Türkmen, Fikret (1992), Türk Halk Edebiyatının Ermeni Kültürüne Tesiri, İzmir: Akademi Kitabevi.
Ulu, Cafer (2009), Türkiye Cumhuriyetinde Ermeniler, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayını.
Yeşilyurt, Süleyman (1995), Ermeni Yahudi Rum Milletvekilleri, Ankara